MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ
* Kurtuluş Savaşı olarak da
adlandırılır. * Hazırlık Dönemi ve Savaşlar Dönemi olmak
üzere iki kısımdan oluşur.
* 19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal'in Samsun'a
çıkmasıyla başlayan Milli Mücadele Dönemi, 1922’de imzalanan Mudanya
Ateşkes Antlaşmasıyla fiilen sona ermiştir.
MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN SAMSUN’A ÇIKIŞI (19
MAYIS 1919)
Mustafa Kemal Paşa ve onun emrindeki 18 arkadaşı bölgede
asayişi sağlamak ve bozulan düzeni yeniden inşa etmek üzere harekete geçti.
İstanbul’dan Samsun’a doğru 16 Mayıs 1919’da Bandırma vapuruyla
yola çıkan heyet, 19 Mayıs 1919 sabahı saat 6’da Samsun Limanı’na ulaştı.
MUSTAFA KEMAL'İN SAMSUN’A ÇIKIŞI:
Mustafa Kemal, 9. Ordu Müfettişi, olarak
Samsun’a çıkmış:
Görevi: Doğu
Karadeniz'de meydana gelen Pontus Rum Çeteleri ile yerel milis kuvvetler
arasındaki uyuşmazlığı gidermek ayrıca Teftişlerde bulunmaktır.
NOT: Mustafa Kemal Paşa,
Samsun’a çıktıktan sonra bölgedeki durumu inceleyerek Damat Ferit Paşa
Hükûmeti’ne göndermek üzere Samsun Raporu hazırlamıştır. (22 Mayıs 1919)
HAVZA GENELGESİ (28 MAYIS 1919):
Samsun'un ilçesi Havzaya geçen Mustafa Kemal
"Anadolu halkını uyarmak" amacı ile "İşgallere karşı
konulmasını, İstanbul hükümetine protesto telgrafları çekilmesini" isteyen
Havza genelgesini yayınlanmış, 30 Mayıs'ta ise bir miting düzenlenmiştir.
Havza Bildirisi ile;
· İşgallerin protesto
edilmesi için mitingler yapılması
· İtilaf Devletleri
temsilciliklerine uyarı telgrafları gönderilmesi
· Hristiyan azınlığa
karşı saldırı ve düşmanlıklarda bulunulmaması istenmiştir.
MUSTAFA KEMAL PAŞA’YA “GERİ DÖN” ÇAĞIRISI (13
HAZİRAN 1919)
İngiltere, Damat Ferit Hükûmetine baskı yaparak Mustafa
Kemal Paşa’nın geri çağrılmasını istedi. 8 Haziran1919 tarihinde “Geri
Dön” çağrısına itibar etmeyen Mustafa Kemal Paşa, 13 Haziran 1919 tarihinde
Amasya’ya hareket etti.
AMASYA GENELGESİ (22 HAZİRAN 1919):
M. Kemal Havza'dan Amasya'ya geçmiştir. Amasya'ya
yakın silah arkadaşları Rauf (Orbay) Bey, Refet (Bele)
Bey, Ali Fuat (Cebesoy) Bey, Kazım Karabekir Bey
(telgrafla) gibi önemli şahıslarla görüşen M. Kemal, Amasya
Genelgesini yayınlamıştır.
Genelgenin
- 1.
ve 2. maddelerinde Kurtuluş Savaşının gerekçesi,
- 3.
ve 4. maddelerinde Kurtuluş Savaşının amaçları ve
- 5.-6
ve 7. Maddelerinde ise Kurtuluş Savaşı’nın metodunu (yöntem)
belirlemiştir.
AMASYA GENELGESİNİN ÖNEMİ
- Kurtuluş
savaşının amaç, yöntem ve gerekçesi açıklanmıştır.
- İstanbul
hükümetine ve işgalci güçlere karşı bir başkaldırı vardır.
- Millî
egemenlikten bahseden bir belgedir.
KONGRELER: 1919 yılı Kurtuluş
Savaşının hazırlık döneminin en önemli aşaması, kongrelerin yapıldığı yıl
olarak kabul edilir.
· İZMİR MÜDAFAA-İ
HUKUK KONGRESİ (2-19 MART 1919): İzmir'de toplandı. Düşman saldırısına
karşı silahlı eylem yapma kararı aldı.
· EDİRNE KONGRESİ
(9-13 MAYIS 1919) Trakya Paşaeli cemiyeti bu kongreyi gerçekleştirdi.
Yunanlılara karşı koyma kararı alındı.
· BALIKESİR
KONGRESİ (26-30 TEMMUZ 1919) Balıkesir de toplandı. Yöresel kararlar
alındı. Sivas'a delege göndermemiştir.
· NAZİLLİ KONGRESİ
(9 AĞUSTOS 1919) Nazilli de toplandı. Muğla, Burdur, Antalya illerinde
varlık gösterdi. Düşmana karşı örgütlenme kararı alındı.
· ALAŞEHİR
KONGRESİ (16-25AĞUSTOS 1919) Bölgede düşmana karşı örgütlenme kararı alır.
Balıkesir kongresinde alınan kararla burada alınan kararlar onaylandı.
ERZURUM KONGRESİ (23 TEMMUZ-7
AĞUSTOS 1919)
Bu kongre Şark vilayetleri Müdafaa-i Hukuk-u
Millîye Cemiyeti ile Trabzon Muhafazaa-i hukuk Cemiyeti'nin
birlikte hazırladığı bir kongredir.
Kongreye; Erzurum, Sivas, Bitlis, Van ve Trabzon temsilcilerinden
oluşan 62 üye katılmıştır.
Erzurum’daki 15. kolordunun dağıtılmamış olması bu
kongrenin burada toplanmasında etkili olmuştur.
Mustafa Kemal son anda Erzurum
kongresine katılmıştır. Oy çokluğu ile başkan seçilmiştir.
Kurtuluş Savaşının temelini bu kongre oluşturur.
Alınan kararlar Millî Mücadelenin temel kurallarıdır.
Mustafa Kemal, Erzurum Kongresi'ne katılmadan önce
askerlik görevinden istifa etmiştir.
ERZURUM KONGRESİNİN ÖNEMİ:
· Bu kongre toplanışı
ile bölgesel, aldığı kararların özellikleri sebebi ile milli (ulusal) bir
özelliğe sahiptir. Çünkü; Ülke bütünlüğü, bağımsızlığı söz konusu edilmiştir.
· İstanbul hükümeti
vazifesini yapmazsa Anadolu'da kurulacak yeni bir hükümetten bahseder.
· Sivas'ta alınan
kararlar bu kongrenin kararlarına dayanır.
· Büyük Millet
Meclisinin 1920’de toplanışı ve aldığı kararlar Erzurum
kongresine dayanır.
· Erzurum kongresinde
oluşan Heyet-i Temsiliye son derece önemlidir. Heyet-i Temsiliye
Büyük Millet Meclisi Hükümetinin oluşumuna kadar yürütmeyi
elinde bulundurmuştur.
SİVAS KONGRESİ (4-11 EYLÜL 1919)
Amasya Genelgesinde yapılan çağrı üzerine
toplanmıştır.
Kongrede yapılan ilk iş Erzurum Kongresinde alınan
kararların tüm yurda duyurulması olmuştur.
İşgalci güçler ve İstanbul hükümetinin kongrenin
yapılmamasına çalıştılar. Elazığ valisi Ali Galip Bey'e kongreyi basmak,
toplanmadan dağıtmak gayesi ile M. Kemal ve arkadaşlarını tutuklatmak görevi
verilmiştir. Ali Galip amacına ulaşamamıştır.
Kongre çalışmalarına 38 kişi katılmıştır.
SİVAS KONGRESİNİN ÖNEMİ
· İstanbul
hükümetinin Amasya Genelgesi sonrası hakkında tutuklama kararı verdiği M.
Kemal'in kongre başkanı olması ile Sivas Kongresi ihtilalci bir
yapıya bürünmüştür.
· İşgallere karşı
çıkılmış, manda ve himaye kesin olarak reddedilmiştir.
· Kayıtsız şartsız
bağımsızlık ilkesi benimsenmiştir.
· M. Kemal millî
mücadelenin fiili lideri olmuştur.
Not: Yararlı
cemiyetler; Anadolu ve Rumeli müdafaa-i Hukuk Cemiyeti çatısı
altında birleştirilmiştir.
· Sivas Kongresindeki
gelişmeler İstanbul hükümetini etkilemiş, Damat Ferit Paşa ülkeyi yönetemez
hâle gelince istifa etmek zorunda kalmıştır (30 Eylül 1919).
Not: Bu
durum Temsil Heyeti’nin İstanbul karşısında elde ettiği ilk
siyasi başarıdır.
· İstanbul’da kurulan
Yeni kabine Anadolu hareketini ciddiye almıştır.
· İrade-i
Milliye isimli gazete bu kongre
sırasında Sivas’ta çıkmıştır.
AMİRAL BRİSTOL RAPORU (11 EKİM 1919)
Yunanların İzmir’i işgal etmesinden sonra Türkler,
yapılan bu işgalin haksız olduğunu basın yoluyla dünya kamuoyuna bildirdi. Bu
durum karşısında sorumlu olan İtilaf Devletleri araştırma yapmak üzere bölgeye
bir heyet gönderdi.
Amiral Bristol başkanlığında İngiliz, Fransız ve İtalyan
generallerden oluşan bu heyet incelemelerde bulundu. Amiral Bristol bir rapor
hazırladı. Bu raporda;
Bölgedeki olayların sorumlusu Yunanlılar ve Rumlardır.
Türkler çeşitli zulümlere ve katliama uğramışlardır.
Bölgede çoğunluk Türklerden oluşmaktadır.
Yunan ordusunun işgali gereksiz ve
haksızdır. Yunan kuvvetleri çekilip, yerine İtilaf kuvvetleri gelmelidir,
kararı alınmıştır.
AMASYA GÖRÜŞMELERİ (20–22 EKİM 1919)
Sivas Kongresi sonrası Damat Ferit Hükûmetinin
istifasının ardından yeni hükûmeti kuran Ali Rıza Paşa, Millî Mücadele’ye daha
ılımlı bakıyordu.
9 Ekim 1919’da Ali Rıza Paşa, Temsil Heyeti’ne görüşme
isteğinde bulundu.
Bu gelişmenin ardından Amasya’da 20-22 Ekim 1919
tarihleri arasında bir araya gelindi.
AMASYA GÖRÜŞMESİNE KATILANLAR:
İstanbul hükümetini (Ali Rıza Paşa hükümeti) temsilen
Bahriye Nazırı Salih Paşa ile Anadolu'daki cemiyetleri temsilen M.
Kemal, Rauf Orbay Bekir Sami Bey görüşmelere katıldı.
İstanbul hükümeti, Anadolu'daki Anadolu ve
Rumeli müdafaa-i Hukuk Cemiyetini resmen tanıdı.
"Milletin istiklalini, yine milletin azim ve
iradesi kurtaracaktır" sözü ülkeye ve dünyaya duyurulmuş oldu.
Görüşmelerde; İstanbul'da Mebusan Meclisinin
toplanmasına karar verilmiştir.
TEMSİL HEYETİ’NİN ANKARA’YA GELMESİ (27 ARALIK 1919)
İstanbul'da toplanacak olan Musan Meclisindeki
gelişmeleri daha yakından izlemek gayesi ile Heyet-i
Temsili'ye Ankara'yı merkez olarak seçti.
Ankara, Refet Paşa'nın kontrolünde bulunmaktaydı.
NOT: Sivas Kongresi sonrası
yayınlanan "İrade-i Milliye" gazetesi, "Hakimiyet-i Milliye"
adı ile yayınlanmaya başladı.
NOT: 27 Aralık 1919'dan
sonra Ankara, hem Millî mücadelenin hem de Cumhuriyetin merkezi haline
gelmiştir.
SON OSMANLI MEBUSSAN MECLİSİ VE MİSAK-I
MİLLÎ (12–28 OCAK 1920)
Amasya Görüşmeleri sonrasında Kasım 1919'dan itibaren
Meclis-i Mebussan için seçimler yapılmaya başladı.
- Mebusan
Meclisi 12 Ocak 1920'de faaliyetlerine başladı.
- Mebusan
Meclisinde Müdafa-i Hukuk grubu yerine Felah-ı Vatan grubu
oluşturuldu.
- M.
Kemal başkan seçilememiştir.
- Meclis-i
Mebussan, 28 Ocak 1920'de Misak-ı Millî kararlarını
kabul etti. Misakı Milli Kararları, meclis tarafından 17 Şubatta kamuoyuna
ilan edilmiştir.
MİSAK-I MİLLÎ (ULUSAL ANT) (PEYAM-I MİLLİ)
(28 OCAK 1920)
Misak-ı Millî, çizilen sınırlar içinde tam bağımsızlığın
sağlanması için vatanseverlerin ortaklaşa yaptıkları yemin belgesidir.
· 28 Ocak 1920 günü
kabul edilen Misak-ı Millî kararları 17 Şubat 1920’de ilan edildi.
· Erzurum ve Sivas
kongrelerinin devamı niteliğinde olan bu millî kararlar, Türk milletinin tarih
boyunca birlik ve beraberlik içinde olduğunu açık bir
şekilde göstermektedir.
· Misak-ı Millî ile
birlikte vatanın sınırları belirlenmiştir.
· Türk milletinin
istekleri tüm dünyaya duyurularak kapitülasyonlar reddedilmiştir.
MİSAK-I MİLLÎ KARARLARININ ÖNEMİ:
· Türk vatanının
milli ve bölünmez sınırı çizilmiştir.
· Türk Milleti tam
bağımsızlığı benimsemiştir.
· Siyasi bağımsızlık,
Ekonomik bağımsızlık, Kültürel bağımsızlık, Askeri Bağımsızlık
amaçlanmıştır.
· Amasya ve Erzurum
ve Sivas karaları onaylatıldı.
Not: Bu gelişmeler
üzerine İşgalci Devletler, Misakı Milli Kararlarına karşı tedbir aldı
ve İstanbul’u işgal etti.
İSTANBUL’UN RESMEN İŞGALİ (16 MART 1920)
· Misak-ı Millî
kararlarının Meclis-i Mebusunda kabul edilmesinden rahatsızlık duyan
İngilizler, İstanbul'u 16 Mart 1920'den itibaren ulaşım, haberleşme,
emniyet, yönetim ve ekonomik olarak kontrol altına almaya başlamışlardır.
· İngilizler,
Meclis-i Mebusan-ı dağıtmış ayrıca mebusları, Vatansever aydın ve
yazarları tutuklamışlardır.
Not: Salih Paşa
hükümeti görevden ayrıldı yerine tekrar Damat Ferit hükümeti kurulmuştur.
İSTANBUL'UN İŞGALİNE HEYET-İ TEMSİLİYE’NİN
TEPKİSİ:
M. Kemal, İstanbul'un işgalini bütün Anadolu’ya
duyurmaya çalışmıştır. İstanbul ile her türlü iletişim ve
ulaşım kesilecektir. Yurt genelinde seçim yapılacaktır.
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’NİN AÇILMASI (23
NİSAN 1920)
· Son Osmanlı Mebusan
Meclisi’nin basılarak dağıtılmasının ardından Türk milleti adına karar verecek
bir meclisin açılması zaruri hâle gelmişti.
· Mustafa Kemal Paşa
19 Mart 1920’de vali ve kolordu komutanlarına bir genelge göndererek seçimlerin
yeniden yapılmasını istedi.
· Yapılan seçimler
sonunda, yeni seçilen ve İstanbul’dan gelebilen mebusların katılımıyla 23 Nisan
1920’de Ankara’da Büyük Millet Meclisi açıldı.
ANKARA’DA AÇILAN BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
ÖZELLİKLERİ (I. MECLİS) :
· Devrimci
özellik taşır. İlk halk meclisidir. Olağanüstü yetkileri vardır.
Güçler birliği esas alınmıştır.
· Meclis Başkanı aynı
zamanda başbakandır. İlk Meclis başkanı M. Kemal'dir.
· Meclis
kurucu meclistir. Meclis 2 Nisan 1920'de "olağanüstü yetkilerle
donatılmış meclis" adı ile açıldı. M. Kemal meclis başkanı oldu.
BÜYÜK MİLLET MECLİSİNDE ALINAN KARARLAR:
· Mutlak surette
hükümet kurulmalıdır.
· Geçici olarak bir
hükümet başkanı tanımak ya da padişah vekili atamak uygun değildir.
· Meclis'in üstünde
(B.M.M.) hiç bir güç yoktur.
· B.M.M. yasama,
yürütme ve yargı, gücünü kendinde toplar. (Güçler Birliği ilkesi)
· B.M.M. üyelerinden
hükümet oluşur. B.M.M. başkanı hükümetin başıdır.
· Padişah-Halife
baskı ve zordan kurtulunca, meclisin vereceği karar gereği
durumunu belirlenir.
· 25 Nisan 1920'de 11
kişilik icra vekilleri heyeti (Bakanlar kurulu) oluştu.
· Büyük Millet Meclisinde
ilk çıkan yasa, "Ağnam vergisi'nin artırılması ile
ilgili" kanundur.
BÜYÜK MİLLET MECLİSİNE
KARŞI AYAKLANMALAR
· İstanbul hükümeti
İngilizlerinde gayreti ile B.M.M. çalışmalarını engellemeye çalıştır. Bunun
için; M. Kemal ve arkadaşları için gıyaben ölüm cezası verildi.
· Şeyhü'l islâmdan
Fetva alınarak Milli mücadeleye katılanların dinsiz oldukları ilan edildi.
· B.M.M.'nin haksız
yere halktan asker ve malzeme topladığını buna karşı halkın ayaklanmasını
teşvik etti.
· İtilaf devletleri
ile yapılacak kesin bir barış antlaşmasına hız verdi.
· İstanbul hükümeti
aldığı bu kararlar doğrultusunda 1919 yılından başlayarak ülkede ayaklanmalar
çıkardı.
· Büyük Millet
Meclisine karşı çıkarılan ayaklanmalar, 1923 yılında bastırıldı ve binlerce
insan öldü
· Bu ayaklanmalar
şunlardır:
ANZAVUR AYAKLANMASI (25
EKİM-30 KASIM 1919) Damat Ferit Paşa Hükûmeti tarafından Millî
Mücadele’ye karşı tertip edilmiş ayaklanmalardır. Bu ayaklanmalara İtilaf
Devletleri de destek vermiştir. Bu isyanlar Ethem ve Ali Fuat Paşa’ya bağlı
birlikler tarafından bastırıldı.
KUVAY-I İNZİBATİYE AYAKLANMASI (8
MAYIS-23 MAYIS 1920) Kurtuluş Savaşı'nın başladığı günlerde Osmanlı
Padişahının ve İngilizlerin kışkırtmaları ve teşviki ile Milli kuvvetleri yok
etmek için hilafet ordusu adı ile kurulan Kuvay-ı İnzibatiye tarafından
çıkarılan ayaklanmalardır. Ethem ve Ali Fuat Paşa’ya bağlı birlikler tarafından
bastırıldı.
DÜZCE AYAKLANMASI (13 NİSAN-31 MAYIS 1920): Kurtuluş
savaşı sırasında gerek İstanbul Hükümeti'nin ve gerekse İngilizlerin
kışkırtması ile milli kuvvetlere karşı girişilen ayaklanmalardır.
ÖNEMLİ: Nurettin Paşa
Rumların çıkardığı isyanları bastırırken Kâzım Karabekir Paşa ise 15. Kolordu
kuvvetleriyle Ermeni isyanlarını bastırmıştır.
ERMENİ AYAKLANMASI (28 EYLÜL 1920) 28
Eylül 1920’de düzenlenen karşı taarruzla Ermeni saldırıları sona erdi.
Ermeniler, Gümrü Antlaşması ile Anadolu’daki toprak
taleplerinden vazgeçtiler.
KOÇGİRİ AYAKLANMASI (6 MART-17 HAZİRAN 1921) Damat
Ferit Paşa ve İtilaf güçleri bu isyana destek vermişlerdir. Kuvay-ı Millîye
birlikleri bu ayaklanmayı bastırmıştır.
CEMİL ÇETO AYAKLANMASI (20 MAYIS-7 HAZİRAN
1920) Kurtuluş Savaşı sırasında Fransız ve
İngilizlerden yardım alarak Bahtiyar Aşireti Reisi tarafından çıkarılan
ayaklanmadır. Bahtiyar Aşireti Reisi olan Cemil Çeto, Kürt Teali Cemiyeti
prensiplerine uygun olarak İngilizlerden yardım almış ve Doğu'da bir Kürdistan
Devleti kurmak için ayaklanmıştır. Milli kuvvetler Cemil Çeto
kuvvetlerinin kısa zamanda dağıtmış ve kendisi ile oğlu birlikte yakalanarak
idam edilmiştir.
ÇERKEZ ETHEM AYAKLANMASI (27 ARALIK 1920-23
OCAK 1921) Yunanlıların İzmir'i işgalinden sonra,
Çerkez Ethem topladığı kuvvetlerle Salihli Cephesi'ni kurmuş ve kendini de
cephe komutanı ilan etmişti. Kuvay-i Seyyare adıyla anılan süvari
birlikleri, yalnız istilacı düşmana karşı değil, Anzavur'un ezilmesinde, Düzce,
Adapazarı ve Yozgat ayaklanmalarının bastırılmasında yararlılık gösterdi.
DEMİRCİ MEHMET EFE AYAKLANMASI (1 ARALIK-30
ARALIK 1920) İlk önceleri Kuvay-ı Millîyeci olup da
sonradan İtilaf Devletleri’nin tahrikiyle ayaklanmışlardır. Düzenli
ordu kurulduktan sonra bu çete reisleri disipline edilmiş birliklere katılmak
istememiş, bulundukları bölgede düzenli orduya karşı isyan etmişlerdir. Ethem
ve Demirci Mehmet Efe isyanları İsmet Paşa’ya bağlı Batı Cephesi kuvvetlerince
bastırılmıştır.
KONYA AYAKLANMASI (2 EKİM 1920-22 KASIM
1920) Kurtuluş savaşı yıllarında baş gösteren ve
Konya'nın bir süre isyancıların elinde kalmasına neden olan ayaklanmadır. 1919'daki
Bozkır Ayaklanmalarının elebaşlarından olan Delibaş Mehmed, Ankara Hükümeti'ni
tanımadığını ilan ederek çoğu asker kaçağı 500 kadar silahlı
kişiyle Konya'nın Çumra nahiyesini bastı; nahiye müdürünü tutukladı ve Konya
ile haberleşmeyi kesti.
YOZGAT AYAKLANMASI (15 MAYIS-27 AĞUSTOS
1920): Kurtuluş Savaşı sırasında Hürriyet ve İtilaf
Fırkası reisi Çapanoğlu Edip ve Celal tarafından Yozgat ve yöresinde çıkarılan
ayaklanmadır. Yozgat isyanını bastırmakla görevlendirilen Çerkez
Ethem, kuvvetleri ile birlikte Yozgat'a girmiş, elebaşlarından birçoğunu idam
ederek ayaklanmaya son vermiştir.
MİLLÎ AŞİRETİ AYAKLANMASI (1 HAZİRAN-8 EYLÜL
1920) Kurtuluş Savaşı sırasında İngilizler ve
Fransızların kışkırtması üzerine Urfa'da Milli Aşiret tarafından çıkarılan
ayaklanmadır. Milli Aşiret'in reisi İsmail ile birlikte Halil,
Bahur, Abdurrahman ve Mahmut adlı elebaşıları, Doğu'da bir Kürdistan Devleti
kurmak düşüncesi ile ayaklanmışlardır (24 Ağustos 1920).
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’NİN AYAKLANMALARA KARŞI
ALDIĞI ÖNLEMLER
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KARŞI FETVA: Damat
Ferit Hükumetinin fetvalarına karşı Ankara Müftüsü Rıfat Hoca’dan
(Börekçi) 16 Nisan 1920’de Millî Mücadele’yi destekleyen bir fetva alınarak
camilerde okutuldu. Böylelikle halk bu konuda bilinçlendirildi.
HIYANET-İ VATANİYE KANUNU (29
Nisan 1920) çıkarıldı. Asayişin sağlanması için 29 Nisan 1920’de Hıyanet-i
Vataniye Kanunu Meclisten çıkarılarak Damat Ferit hain ilan edildi ve
vatandaşlıktan çıkarıldı. Bunun yanında Büyük Millet Meclisine karşı çıkanlar
ve ayaklananların vatan haini sayılarak idam cezasına çarptırılacakları
halka bildirildi.
HÂKİMİYET-İ MİLLÎYE Gazetesi
çıkarıldı. Halkın aydınlanması için Ankara’da Hâkimiyet-i Millîye gazetesi
çıkartılarak halk gelişmelerden haberdar edildi.
ANADOLU AJANSININ KURULUŞU (6 Nisan
1920): Millî Mücadele’yi desteklemek ve Türk
milletini bilinçlendirmek için gazete çıkarılması yeterli olmadı. Bu
gazetelerin ihtiyaç duyduğu haber ve malzemelerin, kaynağından alınması
gerekiyordu. Ayrıca bağımsızlık için verilen mücadelenin haklılığı dünya
kamuoyuna anlatılmalıydı. Bu amaç doğrultusunda vakit kaybedilmeden çalışmalara
başlandı ve 6 Nisan 1920’de “Anadolu Ajansı” kuruldu.
İSTİKLAL MAHKEMELERİNİN KURULMASI (11
Eylül 1920) Büyük Millet Meclisi isyancıların, yağmacıların,
casusların ve asker kaçaklarının yargılanması için 11 Eylül 1920’de İstiklal
Mahkemeleri kuruldu.
SAN REMO KONFERANSINA KATILDI: 18-26
Nisan 1920 tarihinde San Remo Konferansı’na katılan İtilaf Devletleri,
hazırladıkları barış antlaşmasının taslağını Osmanlıya kabul
ettirmek için bir temsilci istedi. Konferansa Tevfik Paşa başkanlığında bir
heyet gönderildi. Paris’e giden Türk Heyeti 11 Mayıs 1920’de kendilerine
sunulan barış şartlarını “Antlaşma Şartlarının bağımsız bir devlet anlayışıyla
bağdaştırılması mümkün değildir.” diyerek kabul etmedi.
SEVR ANTLAŞMASI (10 AĞUSTOS 1920)
Bu anlaşmayı onaylayacak bir meclis olmadığı ve uygulama
alanı bulmadığı için Saltanat Şurası tarafından imzalanmıştır bu sebepten
"ölü doğmuş bir anlaşmadır” Hukuken geçersizdir.
Anlaşmayı imzalayanlar vatan haini sayılmışlardır.
Sevr Anlaşması ülkeyi sömürge yapan bir anlaşmadır.
MİLLÎ MÜCADELE’DE DOĞU VE
GÜNEY CEPHELERİ
KURTULUŞ SAVAŞINDA CEPHELER
Dünya savaşında pek çok cephede savaşan Osmanlı Devleti,
Mondros Ateşkesi ile savaştan çekilince ülkenin her bölgesinde düşman işgali
görülmeye başladı.
Yer yer işgallere karşı direnişler kendini gösterdi.
Düzenli ordu kuruluncaya kadar Anadolu'da mücadele Kuvay-ı Milliye birlikleri
tarafından yürütüldü.
DOĞU CEPHESİ
Doğu Anadolu'da Wilson ilkelerine bağlı olarak bir
Ermeni devletinin kurulmak istenmesi ve Mondros Ateşkes Anlaşmasının 24.
Maddesine bağlı olarak bölgenin kendilerine ait olduğunu söyleyen Ermenilerin
halka zulüm yapmaları neticesinde bu cephe açılmıştır.
Doğu Cephesi komutanı Kazım Karabekir’in Ermeniler
üzerine saldırıya geçmesi üzerine Ermeniler barış istemişler ve 1920'de
Gümrü Barış Antlaşması imzalandı.
- GÜMRÜ
ANLAŞMASI (3 ARALIK 1920)
Kars ve dolayları B.M.M.'ne bırakıldı. Ermeniler
Sevr barış anlaşmasına geçersiz saydı.. Ermeni sorunu çözüldü.
Doğu güvenliği sağlandı. Buradaki birlik, araç ve gereç batı
cephesine kaydırıldı. Bu antlaşmadan sonra Halkın
B.M.M.'ye olan güveni artmıştır. Ermeniler, Gümrü
Antlaşmasıyla ilk kez B.M.M. tanımıştır. B.M.M. İlk
siyasi ve askeri zaferini elde etmiştir.
Ermeniler Sevr Antlaşması’nı tanımayarak Doğu Anadolu
Bölgesi’ndeki amaç ve isteklerinden vazgeçti.
Gümrü Antlaşması, doğu sınırının belirlenmesine
katkıda bulundu. Doğu sınırı, Sovyet Rusya ile yapılan 16 Mart 1921
tarihli Moskova ve Kafkas ülkeleri ile yapılan13 Ekim 1921 tarihli Kars
antlaşmalarıyla Gümrü Antlaşması teyit edildi.
Ermenistan BMM Hükûmetinin varlığını tanıyan ilk
devlet oldu.
Erivan bölgesinde Sovyet Ermeni
Cumhuriyeti kuruldu.
NOT: 1917 tarihli Sovyet
Devrimi ile Gürcistan ve Ermenistan devletleri kuruldu.
GÜNEY CEPHESİ
Fransızlar ve Ermenilerin işgalleri sonrasında Güney
Cephesi oluştu. Adana, Antep, Maraş ve Urfa’da Fransızlarla mücadele
edildi. Not: Bu cephe savaşlarında Şahin Bey, Sütçü İmam gibi
mücahitler etkili oldu. Antep “Gazi”; Maraş “Kahraman”, Urfa “Şanlı” isimlerini
aldı.
Sakarya Savaşı sonunda Fransızlarla yapılan Ankara
Anlaşması ile savaş sona erdi ve cephe kapandı. Bu antlaşmayla Hatay
dışında bugün ki Suriye sınırı belirlendi.
BATI CEPHESİ
DÜZENLİ ORDUNUN KURULMASI
Kuvay-ı Millîye şefleri bağımsız hareket ettiği için
diğer direniş güçleriyle birliktelik sağlanamıyordu. İhtiyaçlarını halktan
karşılayan bu birlikler bazen adaletsiz davranışlar sergileyebiliyordu
Meclis, 12 Temmuz 1920’de toplanarak bir düzenli ordunun kurulmasına
karar verdi.
Bunu gerçekleştirmek için de Kuvay-ı Millîye’de bulunan
yetenekli milislerin düzenli askerî birliklerin kadrolarına geçirilmesi ve
halktan savaşacak yaşta olanların ise askere alınması sağlandı.
NOT: Batı Cephesinde Kuvayı
Milliye Birliklerinin başında Ali Fuat Cebesoy bulunmaktaydı. Büyük Millet
Meclisinin Düzenli orduyu kurmasından sonra Ali Fuat Batı Cephesi
komutanlığından alındı ve Moskova Büyükelçisi olarak Rusya’ya gönderildi.
NOT: Ali Fuat, Sivas
kongresinde Batı Cephesindeki Kuvayı Milliye Birliklerinin komutanı olarak
atandı, Düzenli ordusunun kurulmasıyla yerini İsmet Paşa ve Albay Refet Bey’e
bırakmıştır.
Düzenli orduya geçildikten sonra Batı Cephesi; Kuzey ve
Güney olmak üzere iki kısma ayrıldı. Batı Cephesi’nin kuzeyine Albay İsmet Bey
(İnönü) Bey, güneyine ise Albay Refet Bey (Bele) komutan olarak atandı.
Fevzi Paşa Millî Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay
Başkanlığı görevlerine atandı.
I.İNÖNÜ MUHAREBESİ (6-10 OCAK 1921)
İzmir ve Bursa'yı ele geçiren Yunanlıların, Eskişehir’i
de almak için saldırıya geçmeleri üzere bu muharebe yaşandı.
6 Ocak'ta başlayan Yunan ileri harekâtı 10
Ocak'ta duruldu.
Yunanlılar ilk kez Anadolu'da düzenli bir ordu ile
karşılaştı ve yenildiler. Düzenli ordunun kuruluşu kesinleşti.
Bu muharebeden sonra;
· İsmet İnönü
generalliğe yükseldi.
· Teşkilat-ı Esasiye
kanunu kabul edildi.
· Londra Konferansı
toplandı.
· Afganistan'la
dostluk anlaşması imzalandı (1 Mart 1921).
· İstiklal Marşı
kabul edildi (12 Mart 1921).
· Moskova Antlaşması
imzalandı (16 Mart 1921).
TEŞKİLAT-I ESASİYE KANUNU’NUN KABULÜ (20
OCAK 1921):
Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’yla Türkiye Devleti’nin ilk
anayasası düzenlenmiş ve Teşkilat-ı Esasiye kurucu bir anayasa olarak
kabul edilmiştir.
Devletin resmî ismi 3. ve 10. Maddelere göre “Türkiye”
olarak belirlendi.
Bu anayasadan önce “Büyük Millet Meclisi” ismiyle anılan
Meclis, “Türkiye Büyük Millet Meclisi” adını aldı. TBMM’ye resmiyet
kazandırılmıştır.
İSTİKLAL MARŞI’NIN KABULÜ (12 MART 1921)
Mehmet Akif Bey tarafından Ankara’daki Taceddin
Dergâhı’nda yazdığı ve Türk ordusuna ithaf ettiği bu şiir Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 12 Mart 1921 tarihli oturumunda kabul edildi.
Mecliste İstiklal Marşı’nı okuyan ilk kişi Hamdullah
Suphi Bey oldu.
İstiklal Marşı daha sonra Osman Zeki Üngör
tarafından bestelendi.
LONDRA KONFERANSI (23 ŞUBAT- 12 MART 1921)
İnönü Savaşı’nın kazanılması uluslararası alanda büyük
yankı uyandırdı. İtilaf Devletleri Londra’da bir konferans düzenleyerek
yapacakları ufak değişikliklerle Sevr Antlaşması’nı, Meclise kabul ettirmeyi
planlıyordu.
Konferansta bir uzlaşma sağlanamadı ve konferans bir
sonuç alınamadan dağıldı.
Londra Konferansı ile Türk milleti, Millî Mücadeleyi ve
haklı davasını Avrupa devletlerine duyurdu.
Ayrıca bu konferansta İtilaf Devletleri arasındaki fikir
ayrılığı iyice derinleşti.
TÜRK-AFGAN DOSTLUK ANTLAŞMASI (1 MART 1921)
BMM Hükûmetini tanıtmak ve Karşılıklı olarak
yardımlaşmayı sağlamak amacıyla bu antlaşma imzalandı.
MOSKOVA ANTLAŞMASI (16 MART 1921)
Rusya ve Türkiye arasındaki siyasi ve askerî ilişkileri
başlatmak, karşılıklı olarak tanınmak
Sovyet Rusya, BMM Hükûmetini tanıyan ilk Batılı devlet
olmuştur.
II.İNÖNÜ MUHAREBESİ (23 MART-1
NİSAN 1921)
Londra Konferansından bir sonuç alınamaması ve Türk
tarafının konferansı terk etmesi üzerine Yunanlılar saldırıya geçti.
Düzenli orduya karşı Yunan ordusu ağır bir yenilgi aldı.
Bu muharebenin zaferle sonuçlanmasıyla Türk Halkının
B.M.M. 'ye inancı arttı.
NOT: M. Kemal "siz orada
yalnız düşmanı, değil, milletin makus tarihini yendiniz." sözü ile İsmet
İnönü'ye moral desteği verdi.
ÖNEMLİ: Bu zaferden sonra
Fransızlar görüşmeler yapmak için Ankara'ya temsilci gönderdi ayrıca
İzmir'in Yunanlılara bırakılmasına kızan ve Türk halkının mücadele azmini
anlayan İtalyanlar Anadolu'dan çekilmeye başladılar (5 Temmuz 1921).
ESKİŞEHİR KÜTAHYA SAVAŞLARI (10-24 TEMMUZ
1921)
Yunanlılar, I. ve II. İnönü savaşlarındaki yenilgileri
telafi etmek için Türk tarafı üzerine saldırıya geçmişlerdir. 10 Temmuzda
başlayan bu saldırılar sonunda Afyon, Kütahya, Eskişehir ve Bilecik gibi önemli
stratejik yerler elden çıktı.
Türk ordusu fazla kayıp vermeden geri çekildi.
Yunanlılar Sakarya Nehrinin batısına kadar ilerlediler.
Türk ordusunun Sakarya nehrinin doğusuna geçirilmesiyle;
Zaman kazanmak, Ordunun eksiklerini tamamlamak, Düşmanı tanımadığı bir alana
çekmek amaçlanmıştır.
- MAARİF
(EĞİTİM) KONGRESİ (16-21 TEMMUZ 1921)
Mustafa Kemal Paşa bir yandan cephede düşmanla
savaşırken bir yandan da eğitimle ilgili çalışmalar yapmıştır. 15 Temmuz
1921’de, Ankara’da Maarif Kongresi düzenlenerek eğitimin sorunları, okul ve öğretmenlerin durumları
tartışılmış ve problemlere çözümler aranmıştır.
NOT: Eskişehir-Kütahya
Savaşları’nın olduğu bir zamanda eğitim kongresinin düzenlenmesi oldukça önemli
bir gelişmeydi. Mustafa Kemal Paşa kongrenin açılış konuşmasında kongrenin
“ilim ve irfan kongresi” olduğunu belirterek sözlerine başladı.
Öğretmenlerin kalkınma ve aydınlanmadaki önemine ve üstlenecekleri vazifeye
değindi.
MUSTAFA KEMAL PAŞA’YA BAŞKOMUTANLIK YETKİSİ
(5 AĞUSTOS 1921)
Yunan ordularını yenebilmek ve işgalleri önleyebilmek
için kararların ve tedbirlerin acilen alınması gerekiyordu.
BMM’de başlayan gizli oturumlarda Mustafa Kemal Paşa’ya
verilecek olan Başkomutanlık yetkisi tartışıldı.
Çoğunluğun kabulüyle 5 Ağustos 1921’de Mustafa Kemal
Paşa, Başkomutan olarak 3 ay süreyle yetkilendirildi.
TEKÂLİF-İ MİLLİYE KARARLARI (MİLLİ VERGİ)
(7-8 AĞUSTOS 1921)
Milli Mücadelenin başarıya ulaşması mevcut durumunun
düzelmesi, ordunun silah cephane vb. ihtiyaçlarının karşılanmasıyla ancak
gerçekleşebilirdi.
TBMM’nin yeterli mali gücü olmadığı için topyekün
mücadele için "...her evden ordunun ihtiyacı için bir kat çamaşır, bir
çift çorap... vb" ihtiyaçlar üç gün içinde komisyonlara teslim edilmesi
ile ilgili kararlar yayımlandı. Her il ve beldede komisyonlar kuruldu.
SAKARYA MEYDAN SAVAŞI (23 AĞUSTOS-13 EYLÜL
1921)
Subaylar Savaşı olarak da bilinir. Mustafa Kemal'in
Başkomutanlığını yaptığı Düzenli Ordu ile İngilizlerin destek verdiği Yunan
Birlikleri arasında gerçekleşen savaştır.
23 Ağustos'ta başlayan savaş, 13 Eylül'de Türk Ordusunun
kazandığı büyük zaferle sona erdi ve Savaş 22 Gün sürmüştür.
Kurtuluş savaşının bir dönüm noktası ve Türkler için bir
ölüm kalım savaşı olmuştur.
Sakarya Savaşı öncesinde, Başkomutan Mustafa Kemal tarafından
yayımlanan Tekalifi Milli Emirleri ile ordunun ihtiyaçları karşılanmıştır.
NOT: Mustafa Kemal, Sakarya
savaşında: ‘’Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O sathı bütün
vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanı ile ıslanmadıkça bırakılamaz.’’
demiştir.
Fevzi Çakmak ile İsmet İnönü'nün TBMM başkanlığına
teklif ettikleri yasa sonrasında, Mustafa Kemal’e ''Mareşallik'' rütbesi
ve ''Gazi'' unvanı verilmiştir.
Kazanılan bu büyük zafer sonrasında Rusya ve Fransa ile
diplomatik ilişkiler arttı.
Sakarya Meydan Savaşından
sonra Yunanlılar işgal ettikleri yerlerden çekilmeye başlamışlar ve Taarruzdan
savunmaya geçmişlerdir.
SAKARYA SAVAŞINDAN SONRA;
· Halkın morali ve
TBMM’ye olan güveni arttı.
· Yunanlılara itilaf
devletlerinin güveni sarsıldı.
· İtilaf devletleri
arası anlaşmazlıklar arttı.
· M. Kemal'e "Mareşallik"
ve "Gazilik" ünvanları verildi (19 Eylül 1921).
· Kafkas Ülkeleri ile Kars anlaşması
yapıldı (13 Ekim 1921).
· Fransa ile Ankara anlaşması
imzalandı (20 Ekim 1921).
· Sakarya Savaşının
parolası olan "ya istiklal ya ölüm" sözü tarihe geçti.
· Ukrayna ile
anlaşma yapıldı.
Mustafa Kemal Paşa’ya “Gazilik” unvanı ve
“Mareşallik” rütbesi verilişi: Zaferin ardından
TBMM 19 Eylül 1921’de toplanarak bir kanun hazırladı. Bu kanunla birlikte
Türk milletinin bir şükranı olarak Mustafa Kemal Paşa’ya “Gazilik” unvanı ve
“Mareşallik” rütbesi verildi. Bu zaferin ardından uluslararası siyasi başarılar
da devam etti.
KARS ANTLAŞMASI (13 EKİM 1921): Rusya’nın
denetimindeki Kafkas Ülkeleriyle yapılan Kars Antlaşmasında (13 Ekim 1921)
Ardahan Türkiye’de, Batum ise Gürcistan’da kalmak şartıyla doğu sınırımız
belirlenmiş oldu.
ANKARA ANTLAŞMASI (20 EKİM 1921): Sakarya
Zaferi’nden sonra Fransızlarla Ankara Antlaşması imzalanarak Hatay hariç güney
sınırlarımız belirlendi. Böylelikle Güney Cephesi kapanmış oldu.
BÜYÜK TAARRUZ VE BAŞKOMUTANLIK MEYDAN
MUHAREBELERİ (26 AĞUSTOS-9 EYLÜL 1922)
Yunan ordusunu yurttan atmak ve Misak-ı Milli
sınırları içinde düşman bırakmamak amacıyla gerçekleştirilen Büyük Taarruz
zaferle sonuçlanmıştır.
Başkomutan Mustafa Kemal'in 26 Ağustos 1922 tarihinde
Yunan ordularına karşı başlattığı genel saldırıya verilen ad.
Büyük Taarruz emrinin verilmesi ile Başkomutanlık Meydan
Savaşında (Dumlupınar Meydan Savaşı) Yunanlılar ağır bir yenilgi alarak
Anadolu’dan çıkarılmıştır.
NOT: Mustafa Kemal’in
"Ordular ilk hedefiniz Akdenizdir, ileri!" sözü tarihe geçti.
Yunan ordusu Anadolu'dan çekilmeye başladı. 9 Eylül'de
İzmir'in kurtuluşu ile Yunanlılar Anadolu’dan atıldı (18 Eylül 1922). 11
Eylül'de Bursa alındı. Türk ordusu kesin bir başarı elde etti.
Başkomutanlık Meydan Muharebesinde diğer adıyla
Dumlupınar Muharebesinde önemli başarılar elde edildi. Türk ordusu itilaf
devletlerini ateşkese mecbur ettiler.
NOT: Bu savaşta, Kocatepe,
Anıttepe Dumlupınar, Aslıhanlar gibi mevkilerde çok önemli mücadeleler yapıldı
ve başarılar kazanıldı.
MUDANYA ATEŞKES ANLAŞMASI (11 EKİM 1922)
Büyük Taarruz’da elde edilen zafer sonrası İngiltere'nin
çağrısı üzerine, 11 Ekim 1922’de imzalanan Ateşkes Antlaşmasıdır.
Ateşkes antlaşmasını TBMM ile İngiltere, Fransa ve
İtalya devletleri tarafından imzalamıştır. Mudanya Ateşkes Antlaşmasının
imzalandığı toplantıya, Yunan Temsilciler alınmamıştır.
Bu Ateşkes Antlaşmasında İsmet Paşa başkanlığındaki bir
heyet, TBMM hükümetini temsil etmiştir.
Kurtuluş savaşının TBMM’nin zaferiyle sona erdiğini
gösteren belgedir.
Kurtuluş Savaşının sıcak dönemi sona erdi, diplomatik
dönemi başladı.
İstanbul, Boğazlar ve Doğu Trakya savaşılmadan geri
alındı.
Bu mütarekeye Osmanlı Hükümetinin çağırılmaması, Osmanlı
İmparatorluğunun hukuken (resmen) sona erdiğini gösterir.
İlk Türk kadın heykeltıraş olan Sabiha Bengütaş,
Mütareke Anıtı adıyla İsmet İnönü’nün heykelini Mudanya’da yapmıştır.
LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI (24 TEMMUZ 1923)
Kurtuluş Savaşı sonrasında imzalanan barış
antlaşmasıdır.
Antlaşmayı imzalayan devletler: TBMM hükümeti,
İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan (Boğazlar
Meselesi), Sovyetler Birliği (Boğazlar) Meselesi, ABD gözlemci olarak katıldı.
İsviçre’nin Lozan şehrinde yapılan konferanstaTürkiye’yi
Dışişleri Bakanı İsmet Paşa başkanlığındaki heyet temsil etmiştir. Ayrıca,
Sağlık Bakanı Dr. Rıza Nur Bey ve Eski Maliye Bakanı Hasan Bey de
katılmışlardır
NOT: Bu anlaşma ile Türkiye,
bütün dünyaya tam bağımsızlığını kabul ettirmiş oldu.
ÖNEMLİ MADDELERİ:
· Türkiye’nin Güney
sınırı Ankara Antlaşmasına göre belirlendi. Hatay 1939 yılında Türkiye'ye
bağlandı.
· Türkiye'nin İran
sınırı Kasrı Şirin Antlaşmasına göre belirlendi.
· Türkiye'nin Irak
sınırı, İngiltere ve Türkiye arasında yapılacak görüşmelere bırakıldı.
· Türkiye'nin Batı
sınırı ise Mudanya Antlaşmasına göre belirlendi.
· Ege Denizindeki
Bozcaada, Gökçeada (İmroz) ve Tavşan adaları Türkiye’ye bırakıldı.
· On iki adada
İtalya’ya bırakıldı.
· Kapitülasyonlar
kaldırıldı.
· Osmanlı'nın borçları,
Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılan devletler arasında paylaştırıldı. Türkiye'ye
düşen borç taksitlendirilmiş ve Fransız Frangı olarak ödenmesine karar verildi.
· Duyunu Umumiye
İdaresi kaldırıldı.
· Türkiye,
İngiltere’nin Kıbrıs'taki egemenliğini kabul etti.
· Boğazların
denetimi, idaresi ve güvenliği; Türkiye'nin Başkanlığını yapacağı bir komisyon
bırakıldı. Bu komisyon Montrö Boğazlar Sözleşmesiyle kaldırıldı.
NOT: Lozan Antlaşmasının
herhangi bir gizli maddesi yoktur. Asıl nüshası Fransa'da bulunmaktadır.
ÖNEMLİ: Bu antlaşmayla
Sevr Antlaşması ortadan kaldırılmış ve yeni kurulan Türkiye Devleti
uluslararası alanda resmen tanınmıştır.
Böylelikle Türkiye’nin bağımsızlığını ve egemenliğini sınırlandıracak bütün tehditler etkisiz hâle
getirilmiştir. Misak-ı Millî sınırları büyük oranda gerçekleştirilmiş ve
Anadolu’daki Türk varlığı devam ettirilmişti.
# Ermenilerle yapılan Gümrü Antlaşması ile Doğu Cephesi
kapanmıştır. Kurtuluş Savaşında ilk kapanan cephe, Doğu Cephesidir. Daha sonra
Sovyet Rusya ile Moskova Antlaşması, Kafkas Ülkeleri ile Kars Antlaşması
imzalanmıştır.
# Kurutuluş Savaşında İlk açılan cephe, Güney
Cephesidir. Fransızlarla ve Ermenilerle mücadele edilmiştir. Kuvayı Milliye
hareketi ilk kez bu cephede Dörtyol'da (Hatay) ortaya
çıkmıştır. Fransızlarla imzalanan Ankara Antlaşmasıyla (1921) Güney
Cephesi kapanmıştır.
# Kurtuluş Savaşında Batı Cephesi son kapanan cephedir.
Yunanlılarla mücadele edildi ve Mudanya Ateşkes Antlaşmasıyla kapandı.
Sizin Görüşünüz Bizim İçin Değerli!