DÜNYADA
MİLYONLARCA İNSANIN ÖLÜMÜNE NEDEN OLAN SALGIN HASTALIKLAR
1)
ANTONİNUS (GALEN) SALGINI
MS 165-180 yılları arasında Roma İmparatorluğu'nda
yaşanmış olan ve doğu seferlerinden dönen askerler tarafından getirilmiş salgın
bir hastalık olan Antoninus vebası günde 2 bin kişinin ölümüne neden olmuş
bilinen ilk büyük veba salgınlarından biridir.
Araştırmacılar yaşanan hastalığın çiçek ya da kızamık
olduğundan şüphelenmiş olsa da gerçek sebebi hala belirsizliğini koruyor.
Salgın, Roma İmparatorları Lucius Verus ve Marcus Aurelius Antoninus'un da
hayatını kaybetmesine sebep olurken Roma toplam nüfusunun yüzde 30'unu
yitirmişti.
2)
JÜSTİNYEN VEBASI
541 yılında Konstantinopol'de İmparator Jüstinyen tahtta
otururken Avrupa'da başlayan bir salgın önce Mısır'a oradan Filistin'e, Suriye’ye
ve oradan da Anadolu'ya ulaştı. Jüstinyen Konstantinapol'a tüm giriş çıkışları
kapattıysa da salgın hastalık askeri birliklerin şehre getirdiği malzemeler
arasında yer alan fareler yoluyla girdi.
Farelerin tüyleri arasına gizlenen ve bir milimetreden
küçük 'Xenopsylla' isimli uçucu bir böcek, midesinde 'Pasteurella pestie' denen
ölümcül veba bakterisi taşıyordu. Bu böcekler uçarak çevrede bulunan diğer
farelerin tüyleri arasına yerleşip hızla üredi.
İnsan vücudunun herhangi bir noktasına konup ısırarak
veba mikrobunu aktaran böcekler hastalığı bulaştırdıkları kişilerin birkaç gün
içerisinde ölmesine neden oldu.
Bir hafta içinde veba şehirde hızla yayıldı ve ölümler
başladı. Sarayın çevresi askeri birliklerce karantinaya alındı. Başlangıçta
günde birkaç yüz olan ölü sayısı, kısa süre sonra binlere ulaştı. Mezar yerleri
dolunca, ölüler denize atılmaya başlandı.
Hastalık normal seyrini sürdürdü ve zamanla
kendiliğinden yok oldu ancak o zamana kadar dönemin en kalabalık şehirlerinden
olan Konstantinopol nüfusunun yüzde 40'ını kaybetti. Salgın iş gücü ve asker
sayısını kaybeden Bizans'ın zayıflamasına ve saldırılara açık hale gelmesine
neden oldu ki bu durum Avrupa tarihini kökten değiştiren gelişmelerin
yaşanmasına vesile oldu.
3)
KARA VEBA
1346 - 1353 yılları arasında meydana gelen Kara Veba
salgınının 75 ila 200 milyon arasında insanı öldürdüğü düşünülüyor. Tam
sayıları bilmek mümkün olmasa da özellikle Avrupa nüfusunun bu yıllarda yüzde
30 ila yüzde 60 oranda azaldığı belirtiliyor.
Yaşanan kıyım sonrası toplumda tanrının ve kilisenin
sorgulanmasına sebep olan Kara Veba salgınının dinde reformun ve hayatın pek
çok alanında Rönesans’ın başlamasının başlıca nedenlerinden biri olduğu
biliniyor.
4)
AMERİKAN YERLİLERİNİN SUÇİÇEĞİ İLE KARŞILAŞMASI
15. yüzyılda Avrupalılar yeni dünyayı keşfetti. Amerika
kıtasındaki yerliler ile temas eden Avrupalı kaşifler beraberlerinde
getirdikleri virüs ve bakterileri buradaki insanlara bulaştırdılar.
Suçiçeği hali hazırda Avrupa'nın üçte birini öldürmüştü
ancak bağışıklık sistemleri Avrupalılar gibi gelişmemiş olan ve ilaçları da
yetersiz kalan Amerikan yerlilerinin hiçbir şansı yoktu. Milyonlarca insan öldü
ve o dönem yerli nüfusun yüzde 90'ı yok oldu. Bu durum Amerika kıtasının
Avrupalılarca kolonileştirilmesini son derece kolaylaştırdı.
19. yüzyılın başına kadar toplamda her iki Amerikan
yerlisinden biri Avrupa'dan gelen hastalıklar nedeniyle öldü.
5)
COCOLİZTLİ SALGINLARI
16. Yüzyılda 'Yeni İspanya' adı verilen bugünkü adıyla
Meksika olan bölgede görülen birkaç farklı hastalığın aynı dönemde oluşmasıyla
yaşanmış salgın felaketi 'cocoliztli salgınları' olarak anılıyor.
Bugün yapılan incelemeler sonucunda balıklarda bulunan
salmonella bakterisi kaynaklı olduğu düşünülen salgınların 1520 - 1576 yılları
arasında toplamda 15 milyona yakın insanı öldürdüğü, Maya uygarlığı için sonun
başlangıcı olduğu ve yıllar içerisinde günümüz Venezuela'sından Kanada'ya kadar
yayıldığı sanılıyor.
6)
YEDİ FARKLI KOLERA SALGINI
Uygarlık tarihimizde yedi büyük kolera salgını yaşandı
ancak bunlardan en ölümcül olanı üçüncüsü olan ve 1852 - 1860 tarihleri
arasında meydana gelen salgındı. Koleranın başlıca sebebi içme sularının
kirlenmesi ancak sebebin bu olduğu üçüncü salgına kadar anlaşılamadı.
Uzun dönemler boyunca insan dışkıları ve atıkları aynı
zamanda içme ve pişirme için kullanılan su kaynaklarına döküldü. Bunun büyük
bir felaket haline geldiği yer ise o tarihlerde Hindistan oldu.
Bugün bile dünyanın en kirli nehirlerinden biri olan
Ganj nehri 2011'de yapılan bir çalışmaya göre 100 mililitresinde 1,1 milyar
dışkı bakterisi barındırıyor. Bu oran içerisinde yıkanabileceğiniz en kötü suda
olması kabul edilebilecek oranın 500 bin katı. Hindular bu nehirde yıkanmanın
kutsal olduğuna inanıyor ve günlük işlerinde nehir suyundan azami şekilde
istifade ediyorlar. Bu nedele kolera bu bölgede sıklıkla karşılaşılan bir
hastalık türü.
Ne var ki, 19.yy'da yaşanan büyük salgın ile kolera tüm
Hindistan'a oradan Afganistan'a ve Rusya'ya yayıldı. Resmi kayıtlara göre
sadece Rusya'da bile 1 milyon insanın ölümüne neden olan salgın oradan
Avrupa'ya ve Afrika'ya son olarak da Amerika'ya ulaştı.
Kolera bulaşan her 5 kişiden 1'inde tehlikeli derecede
ishal görülüyor. Hızla tedavi edilmezse bu kişilerden yarısı hayatını
kaybediyor. Yedi kolera salgınında toplamda ölen insan sayısı tam olarak
bilinmese de bunu milyonlarla ifade etmek mümkün.
Üçüncü salgın ile doktorlar koleranın nedenini buldu ve
o tarihten sonra içme suyunun arıtılması ve kaynatılması gerektiği bilgisi
dünyada yaygınlaştı.
7)
ÜÇÜNCÜ VEBA SALGINI
1855 - 1859 yılları arasında Çin'de başlayarak dünyaya
yayılan ve sadece Çin'de ve Hindistan'da bile 12 milyon insanın ölümüne neden
olan bu salgına Jüstinyen Vebası ve Avrupa'nın Kara Vebası ardından 'Üçüncü
Veba' denildi.
Etkileri bir asır kadar süren salgın Amerika kıtasına uzak
doğudan gelen farelerle taşındı. Daha önceki vebalardan farklı olarak ilerlemiş
olan tıp bilimi bu hastalığın incelenmesine ve tedavi edici ilaçlar
oluşturulmasına imkan sağladı. Bunların başında da antibiyotikler geldi.
8)
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI SIRASINDAKİ TİFÜS SALGINI
1914 - 1918 yılları arasında Tifüs bakterisini taşıyan
bitlerin neden olduğu salgın savaşın beraberinde getirdiği bir olguydu. Avrupa
ve Asya'da 25 milyon kişi hastalandı ve özellikle Sovyetler Birliği ülkelerinde
3 milyona yakın insan hayatını kaybetti. Batılı ülkeler salgına neyin neden
olduğunu daha hızlı anladı ve bitlerden kurtulmak üzere önlemler alındı. Doğu
ülkeleri ise daha geç önlem aldı ve bu nedenle dünyanın bu kısmında çok daha
fazla sayıda insan hayatını kaybetti.
9)
1918 İSPANYOL GRİBİ SALGINI
Birinci Dünya Savaşı'nı takip eden yıllarda 500 milyon
insana bulaşan H1N1 influenza virüsü neden olduğu yüksek ateş ile dünya
genelinde 50 ila 100 milyon arasında sağlıklı insanın ölümüne neden oldu. Bu
sayı birinci ve ikinci dünya savaşlarında ölen insan sayısının toplamından kat
kat daha fazladır.
Bu virüsü diğerlerinden ayıran şey saldırdığı bünyenin
bağışıklık sistemi ne kadar güçlüyse ateşin de o kadar yüksek meydana
gelmesiydi. İspanyol Gribi tarihteki en büyük felaketlerden biri olarak
kayıtlara geçti.
100 yıl önce 100 milyon kişiyi öldüren İspanyol
Gribi'nin üzerindeki sır perdesi aralanamıyor
10)
1957 ASYA GRİBİ SALGINI
Çin'de başlayan Influenza-A virüsünün ördeklerde
mutasyona uğrayarak insana geçen bir hastalık olduğu düünülüyor. Asya Gribi olarak
adlandırılan hastalık 4 milyona yakın insanın canına mal oldu. Aynı bulunan bir
aşı ile salgının önüne geçildi. Bir yıl içerisinde 40 milyon kişi aşılandı.
11)
HIV (AIDS) VİRÜSÜ
20. yüzyılın ortalarında maymunlardan insana geçtiği
anlaşılan HIV virüsünün saptanabilen ilk örneği 1959'da Kongo'da görüldü. Ne
var ki, teşhisi ve adı ancak 1980'lerde konuldu. Son 30 yılda 36 milyon insanın
hayatına mal olan virüsü kesin tedavi edebilecek bir çözüm hala bulunmuyor.
Sadece önlem almak ve hastalığa yakalandıktan sonra ömür boyu ilaç tedavisi
kullanmak gerekiyor.
Sizin Görüşünüz Bizim İçin Değerli!