Type Here to Get Search Results !

11.SINIF, 1.ÜNİTE: DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ (1595-1774)

11.SINIF, 1.ÜNİTE: DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ (1595-1774)

1595-1774 yılları arasındaki dönem, Osmanlı Devleti’nin hem iç hem de dış politikada büyük değişimlerle karşılaştığı, güç dengelerinin sarsıldığı ve Avrupa ile Asya’daki stratejik rakiplerle uzun savaşlara girdiği bir süreçtir.


Bu dönemin incelenmesi, Osmanlı Devleti’nin askeri ve diplomatik açıdan yaşadığı değişimleri anlamak açısından büyük önem taşır. Özellikle Karlofça ve Küçük Kaynarca Antlaşmaları gibi önemli diplomatik olaylar, Osmanlı'nın Avrupa'daki etkisinin zayıflamasına ve Karadeniz'deki hakimiyetini kaybetmesine yol açmıştır. Batı'da değişen güç dengeleri, Protestanlık hareketleri ve modern devlet anlayışının gelişimi gibi konular, Osmanlı Devleti’nin nasıl yeni stratejik ve diplomatik politikalar geliştirdiğini gözler önüne sermektedir.


Bu bilgilerin öğrenilmesi, Osmanlı Devleti'nin XVII ve XVIII. yüzyıllarda karşılaştığı zorlukları, diplomatik ve askeri hamlelerini kavramak açısından önemlidir. Aynı zamanda modern devlet sisteminin temellerinin atıldığı, Avrupa'da din savaşlarından modern devletlere geçişin yaşandığı bu dönemi anlamak, günümüz dünyasındaki uluslararası ilişkilerin ve güç dengelerinin kökenlerine dair önemli ipuçları sunmaktadır. Bu bağlamda, tarihsel süreçlerin etkilerini anlayarak günümüz devlet sistemlerini değerlendirmek ve uluslararası ilişkilerdeki değişimlerin farkına varmak mümkün olacaktır.



1. Ünite: Değişen Dünya Dengeleri Karşısında Osmanlı Siyaseti (1595-1774)

1. ÜNİTE: DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ (1595-1774)

KISA ÖZET

OSMANLI DEVLETİ’NİN XVII. YÜZYIL SİYASETİ

XVII. yüzyıl, Osmanlı Devleti'nin en kritik dönemlerinden biridir. Bu dönemde Osmanlı, hem Batı'da hem Doğu'da büyük güçlerle mücadele etmek zorunda kalmıştır. Fransa, Rusya, Avusturya, İspanya, Lehistan, Venedik ve Safevi Devleti gibi rakiplerle askeri ve diplomatik arenada karşı karşıya kalmıştır. Osmanlı Devleti, özellikle Avusturya ile yaptığı uzun süreli savaşlarla Batı'da genişlemesini sürdürmeyi amaçlarken, Doğu'da Safeviler ile olan mücadele de devam etmiştir. Ancak bu dönemde, batıda elde edilen askeri zaferler yerini diplomasinin ön planda olduğu bir döneme bırakmıştır. Özellikle Zitvatorok Antlaşması (1606), Osmanlı'nın batıda prestij kaybı yaşamasına neden olmuştur.

UZUN SAVAŞLARDAN DİPLOMASİYE GEÇİŞ

Habsburg Hanedanı, Osmanlı'nın Batı'daki en güçlü rakiplerinden biri olmuştur. Mohaç Zaferi'nden sonra Habsburg İmparatorluğu, Osmanlı ile sık sık karşı karşıya gelmiştir. Habsburgların İngiltere ve Fransa gibi millî monarşilerle olan mücadeleleri ve Protestanlık hareketi, Osmanlı'nın Batı siyaseti üzerinde büyük etki yaratmıştır. Aynı dönemde Osmanlı Devleti, doğuda Safevilerle de uzun süren savaşlara girmiştir. 1578'de başlayan ve 1590 yılına kadar süren Safevi savaşları, Osmanlı'nın Batı'daki sorunlara odaklanmasını zorlaştırmıştır. Ayrıca, kuzeyde yükselen Rusya da Osmanlı için yeni bir tehdit oluşturmuştur. Osmanlı, Fransa ve İngiltere'nin İspanyol hâkimiyetine girmesini engelleyen politikalar izleyerek Batı'da denge sağlamaya çalışmıştır. Bu dönemde Avusturya ile yapılan savaşlar, Osmanlı'nın doğuda Safevilerle uğraşırken Batı'daki prestijini kaybetmesine neden olmuştur.

OSMANLI-SAFEVİ SAVAŞLARI VE KASR-I ŞİRİN ANTLAŞMASI

Osmanlı-Safevi mücadelesi, Yavuz Sultan Selim'in 1514 Çaldıran Zaferi ile başlamış ve uzun yıllar boyunca devam etmiştir. Safevi Devleti, XVI. yüzyıl sonlarından itibaren Karadeniz kıyılarına ulaşmak ve Kafkasya ile Batı Türkistan'ı ele geçirmek için Osmanlı'ya karşı saldırgan bir politika izlemeye başlamıştır. Osmanlı Devleti, doğuda Kafkasya'yı kontrol altına almak ve Safevilerin yayılmasını durdurmak için Safevilerle uzun süren savaşlar yapmıştır. 1639'da imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması ile Osmanlı ve Safeviler arasındaki sınırlar belirlenmiş ve bugünkü Türkiye-İran sınırı oluşturulmuştur. Bu antlaşma, Osmanlı Devleti'nin doğuda güvenliğini sağlarken, Safevilerin Karadeniz'e ulaşma hedeflerini de durdurmuştur.

AVRUPA'DA DİN SAVAŞLARI VE MODERN DEVLETİN DOĞUŞU

Avrupa, XVII. yüzyıl boyunca büyük din savaşlarına sahne olmuştur. Otuz Yıl Savaşları (1618-1648), Avrupa'da Protestanlık ile Katoliklik arasındaki güç mücadelesinin doruk noktasıdır. Habsburg Hanedanı'nın Avrupa'da tek hâkim güç olma isteği ve Martin Luther'in başlattığı Protestanlık hareketi, bu savaşların temel sebepleridir. 1648'de imzalanan Westphalia Barışı, Protestanlık ile Katolikliğin eşit statüde kabul edilmesine ve Avrupa'da modern devlet anlayışının temellerinin atılmasına neden olmuştur. Westphalia Antlaşması, Avrupa'nın diplomatik ve siyasi düzenini değiştirmiş ve modern devletlerin oluşumunu hızlandırmıştır.

OSMANLI DEVLETİ VE AVRUPA DENİZCİLİK FAALİYETLERİ

XVII. ve XVIII. yüzyıllarda Avrupalı devletler denizcilik alanında büyük ilerlemeler kaydetmiştir. Coğrafi keşifler sonucu İngiltere, Hollanda ve Fransa gibi devletler denizlerde güç kazanmış ve yeni sömürge imparatorlukları kurmuşlardır. Osmanlı Devleti ise Akdeniz'deki deniz gücünü korumaya çalışmış, ancak Çeşme Baskını (1770) gibi olaylarla denizlerdeki hakimiyetini kaybetmiştir. Bu dönemde Osmanlı donanması kadırga tipi gemilerden kalyonlara geçiş yaparak teknolojik bir dönüşüm yaşamış, ancak Avrupa devletlerinin denizcilikteki üstünlüğüne karşı koymakta zorlanmıştır. Osmanlı'nın okyanuslarda etkili bir deniz politikası geliştirememesi, Avrupa ile olan deniz rekabetinde geri kalmasına neden olmuştur.

FETİHLERDEN SAVUNMAYA GEÇİŞ

Fetihlerden Savunmaya Geçiş: XVIII. Yüzyıl Osmanlı Siyaseti Osmanlı Devleti, XVIII. yüzyılın başlarından itibaren önceki yüzyıllarda kazandığı toprakları kaybetme riskiyle karşı karşıya kalmıştır. 1699 Karlofça Antlaşması ile geniş toprak kayıplarına uğrayan Osmanlı, bu toprakları geri almak için yeni stratejiler geliştirmeye çalışmıştır. Ancak bu çabalar, karşılaştığı büyük güçlerle başa çıkma konusunda yetersiz kalmıştır.

Osmanlı-Rus İlişkileri ve Prut Antlaşması (1711) Rusya, İstanbul Antlaşması'nda kazandığı toprakları yeterli bulmamış ve Osmanlı Devleti'ne karşı yeni bir savaş hazırlığına girmiştir. 1709'da Poltova Savaşı’nda İsveç Kralı XII. Şarl'ın yenilmesi ve Osmanlı'ya sığınması, iki devlet arasında gerilimi tırmandırmıştır. Rus Çarı I. Petro'nun Osmanlı topraklarına saldırması ile başlayan savaşta, Osmanlı ordusu büyük bir başarı elde etmiş ve 1711 Prut Antlaşması ile Rusya, İstanbul Antlaşması sonrası kazandığı topraklardan çekilmeyi kabul etmiştir. Bu antlaşma, Osmanlı Devleti'ne, kaybettiği toprakları geri alma umudu vermiştir.

Osmanlı-Venedik ve Avusturya Savaşları 1714 yılında Osmanlı Devleti, Venedik'in zulümleri üzerine Mora halkının isteğiyle Venedik'e savaş açmış ve kısa sürede Mora'yı geri almıştır. Ancak Avusturya'nın Venedik ile ittifak kurması, Osmanlı'yı zor durumda bırakmış ve 1718 Pasarofça Antlaşması ile Osmanlı, Avrupa’da mevcut topraklarını koruma odaklı savunma siyasetine geçmiştir. Bu antlaşma, Osmanlı'nın genişleme politikalarından vazgeçerek savunma stratejisine yöneldiği bir dönüm noktasıdır.

Küçük Kaynarca Antlaşması (1774) XVIII. yüzyıl boyunca Osmanlı Devleti’nin en büyük rakiplerinden biri Rusya olmuştur. 1768’de başlayan Osmanlı-Rus Savaşı, Osmanlı donanmasının Çeşme Baskını’nda aldığı yenilgiyle devam etmiş ve nihayetinde 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma, Osmanlı Devleti'nin imzaladığı en ağır antlaşmalardan biri olarak kabul edilir.

Antlaşma ile Kırım, Osmanlı'nın himayesinden çıkmış ve bağımsız bir hanlık haline gelmiştir. Ayrıca, Rus ticaret gemilerine boğazlarda serbest geçiş hakkı verilmiş, Osmanlı'nın Karadeniz'deki üstünlüğü sona ermiştir. Bu gelişmeler, Osmanlı Devleti'nin, XVIII. yüzyılın sonunda artık savunma ve denge politikaları izlemeye mecbur kaldığını göstermektedir.


SONUÇ: OSMANLI DEVLETİ'NİN XVIII. YÜZYILDAKİ SİYASETİ

XVIII. yüzyıl boyunca Osmanlı Devleti, Batı'daki toprak kayıpları ve diplomatik gerilemeler nedeniyle savunma politikalarına yönelmiştir. Batı'da Karlofça ve Küçük Kaynarca gibi antlaşmalar, Osmanlı'nın siyasi ve askeri gücünün gerilemesine yol açmıştır. Bu dönemde Osmanlı Devleti, Batı karşısında prestijini kaybetmiş, doğuda ise Safeviler ile sınırlarını koruma çabası içinde olmuştur. Küçük Kaynarca Antlaşması ile Kırım'ı kaybetmesi, Osmanlı'nın Karadeniz'deki üstünlüğünü de sona erdirmiştir. Bu süreç, Osmanlı Devleti'nin XVIII. yüzyılda savunma siyaseti gütmeye başlamasına neden olmuştur.



Soru Türleri

FARKLI ÖĞRENME YÖNTEMLERİ



1. ÜNİTE: DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ (1595-1774)

1.1. 1595-1700 YILLARI ARASINDAKİ SİYASİ GELİŞMELER
- XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Fransa, Rusya, Avusturya, İspanya, Lehistan, Venedik ve Safevi devleti gibi stratejik rakipleri olmuştur.

1.2. UZUN SAVAŞLARDAN DİPLOMASİYE
- Avrupa’da Habsburg Hanedanlığı Mohaç Zaferi sonrası Osmanlı Devleti ile karşı karşıya gelmiştir.
- Habsburg İmparatorluğu’nun İngiltere ve Fransa gibi millî monarşilerle giriştiği mücadeleler, yeni bir mezhep olarak Protestanlığın yayılması, Osmanlıların siyasi ve ekonomik ilişkilerinde belirleyici olmuştur.
- Orta Avrupa’da Habsburglar başka, Doğuda Safeviler, Osmanlılara karşı mücadele vermiştir.
- 1578’de başlayıp 1590’a kadar sürecek olan yıpratıcı Safevi savaşları, Osmanlıların Batı’daki sorunlarla ilgilenmesini engellemiştir.
- Kuzeyde de yeni bir güç olarak Rusya ortaya çıkmıştır.
- Osmanlılar, XVI. yüzyılın sonunda Fransa ve İngiltere’nin İspanyol hâkimiyetine girmesini engelleyecek politikalar izlemiştir.
- Venedik’in tarafsızlığını koruması, bölgede Osmanlılar için çok elverişli bir ortam oluşturmuştur.


**Avusturya ile Uzun Savaşlar Dönemi**
- Osmanlı Devleti’ne ödemesi gereken vergiyi ödememesi ve sınır boylarında yaşanan saldırılar nedeniyle Avusturya’ya 1593’te başlayan geniş bir cephede on dört yıl sürecek olan savaşlar başlamıştır.
- Osmanlı Devleti’nin Avusturya’ya savaş ilan etmesi üzerine papanın faaliyetleri sonucunda Avusturya, Erdel Prensliği, Eflâk ve Boğdan voyvodalıkları ile Lehistan gibi devletler arasında Osmanlı’ya karşı bir Haçlı İttifakı oluşturulmuştur.
- 1594’te Viyana yolunda stratejik önemi olan Yanıkkale alınmışsa da Haçlı İttifakı karşı saldırıya geçmiş ve Estergon Kalesi’ni ele geçirmiştir.
- Kanuni Dönemi’nde kuşatılan ancak alınamayan Eğri Kalesi’nin fethinden sonra 1596’da, Haçova’da yapılan meydan savaşında Osmanlılar, Avusturya ve Erdel’in oluşturduğu müttefik orduya karşı büyük bir zafer kazanmıştır.
- Avusturya’nın, Macar topraklarındaki isyanlarla uğraşması ve Osmanlı Devleti’nin de doğuda Safeviler ile mücadeleye devam etmesi üzerine iki devlet arasında 1606 Zitvatorok Antlaşması yapılmıştır.
- Zitvatorok Antlaşması, Osmanlı Devleti’ne dış politikada prestij kaybettirmiştir.
- Bu süreçte dışarda Safeviler ve Avusturya, içerde de Celâli İsyanları ile uğraşan Osmanlılar, üç cephede birden mücadele etmek zorunda kalmıştır.
- Bu durum Osmanlı’nın uzun vadeli planlar yerine günü kurtarmaya yönelik pratik ve kısa vadeli siyaset üretmesine neden olmuştur.


**Osmanlı-Safevi Savaşları (1578-1639)**
- Yavuz Sultan Selim’in 1514 Çaldıran Zaferi ile başlayan Osmanlı-Safevi mücadelesi, Kanuni Dönemi’nde Osmanlı Devleti’nin üstünlüğü ile devam etmiş ve 1555 Amasya Antlaşması ile iki devlet arasında barış süreci başlamıştır.
- Safevi Devleti, XVI. yüzyıl sonlarından itibaren Karadeniz kıyılarına çıkmak için tüm Kafkasya'yı ve Batı Türkistan’ı ele geçirmek isteyen bir politika gütmüştür.
- Osmanlı Devleti ise Kafkasya'yı ele geçirerek Hazar Denizi’ne ulaşmayı ve böylece hem Rusya'nın güneye inmesini hem de Safevilerin Kafkasya’ya ve Batı Türkistan'a doğru yayılmasını engellemek istemiştir.
- XVI-XVIII. yüzyıllar arasında Osmanlı-Safevi ilişkilerinin kaderini jeopolitik, ekonomik ve dinî faktörler belirlemiş ve bu faktörler iki devlet arasındaki ilişkilerde önemli rol oynamıştır.
- Lala Mustafa Paşa komutasında Gürcistan üzerine harekete geçen Osmanlı ordusu, 1578’de Çıldır’da Safevi birliklerini yenilgiye uğratmıştır.
- Kafkasya’ya hâkim olmak için 1583’e kadar devam eden mücadelelerden sonra Özdemiroğlu Osman Paşa, Beştepe mevkisinde (Meşaleler Savaşı) İran ordusunu yenmiştir.
- 1585’te Tebriz’i, 1588’de de Karabağ’ı alan Osmanlılar; 1590’a kadar olan dönemde Gürcistan, Şirvan ve Dağıstan'ı ele geçirerek Hazar kıyılarına ulaşmıştır.
- 1590 yılında yapılan Ferhat Paşa Antlaşması ile Safeviler, Osmanlı üstünlüğünü tanımıştır.
- Bu antlaşmayla Tebriz, Karabağ, Gence, Gürcistan, Nihavend, Luristan ve Şehrizor Osmanlı idaresinde kalmıştır.
- Ferhat Paşa Antlaşması’ndan sonra Safeviler, Fransa ve Almanya ve Rus çarı ile ittifak kurmak istemiştir.
- Safeviler, Osmanlıların dışta Habsburglarla mücadelesini ve içte Celâli İsyanları’yla uğraşmasını fırsat bilerek Şirvan, Azerbaycan ve Gürcistan’ı geri almıştır.
- Anadolu’da devlet otoritesini yeniden kuran Sadrazam Kuyucu Murad Paşa’nın, Safeviler üzerine yürümesiyle Şah Abbas, Osmanlılardan barış istemiş ve sonuçta iki devlet arasında 1612 Nasuh Paşa Antlaşması imzalanmıştır.
- 1615’ten itibaren İran’ın antlaşma şartlarına uymaması nedeniyle iki devlet arasında savaş yeniden başlamış ve Şah Abbas’ın barış istemesi üzerine 1618’de Serav Antlaşması imzalanmıştır.


**Sınırları Belirleyen Antlaşma: Kasr-ı Şirin (1639)**
- Şah Abbas, Osmanlı Devleti’nde yaşanan isyanlardan faydalanarak 1623’te Bağdat’ı ve bütün Irak’ı Osmanlılardan geri almıştır.
- IV. Murad ordunun başına geçerek Safeviler üzerine yürümüş ve 1635’te Revan’ı, 1638’de de Bağdat'ı geri almıştır.
- Sonuçta iki devlet arasında 1639 Kasr-ı Şirin Antlaşması imzalanmış ve bu antlaşmayla bugünkü Türkiye-İran sınırı belirlenmiştir.


**XVII. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Dış Politikası**
- Osmanlı Devleti XVI. yüzyılın sonlarından itibaren ülkede ekonomik ve sosyal sıkıntılar yaşamış, devlet idaresinde zafiyetler ortaya çıkmıştır.
- Avrupa’da 1618-1648 yılları arasında devam eden Otuz Yıl Savaşları nedeniyle Avusturya, Osmanlı Devleti’nin bu zafiyetinden yararlanamamıştır.
- Osmanlı Devleti, Otuz Yıl Savaşları’ndan sonra batıda stratejik rakibi olan Avusturya ile Erdel Meselesi yüzünden yeniden sıkıntılar yaşamaya başlamıştır.
- Avusturya üzerine sefere çıkan Fazıl Ahmed Paşa 1663’te Uyvar Kalesi’ni fethetmiş ve burayı eyalet hâline getirmiştir.
- 1664’te Osmanlı ve Avusturya arasında yapılan Vasvar Antlaşması ile Erdel’deki Türk hâkimiyeti onaylanmıştır.
- Osmanlı Devleti ile Lehistan ilişkilerin bozulmasında Kırım hanının, Lehistan topraklarına seferler yapması ve Eflâk ve Boğdan’daki Osmanlı egemenliğine karşı Lehistan’ın bazı girişimlerde bulunması etkili olmuştur.
- İki devlet arasındaki bu sorunlar yüzünden Sultan II. Osman (Genç Osman) Lehistan üzerine sefere çıkmıştır.
- Hotin Seferi olarak bilinen bu sefer, Lehistan’ın barış isteğiyle sonuçlanmış ve Kanuni Dönemi’ndeki sınırlar esas alınmıştır.
- IV. Mehmed Dönemi’nde Osmanlı Devleti ile Lehistan ilişkileri Leh-Rus ittifakı nedeni ile tekrar bozulmuştur.
- IV. Mehmed, Lehistan üzerine sefere çıkarak Kamaniçe’yi fethetti ve Podolya’ya hâkim oldu.


- 1672 yılında Bucaş ve 1676’daki Zoravna Antlaşmalarıyla Podolya ile Kamaniçe Osmanlı Devleti’ne, Ukrayna da Osmanlı himayesindeki Kazaklara bırakıldı.
- Osmanlı himayesinde Ukrayna’yı yöneten Kazak beyinin, Rusya’ya yanaşması nedeniyle Rusya üzerine Çehrin Seferi’ne çıkıldı.
- Osmanlı ordusunun bazı önemli kaleleri fethetmesi üzerine Rusya barış istedi ve 1681’de Rusya ile Osmanlı Devleti arasındaki ilk antlaşma olan Bahçesaray Antlaşması yapıldı.
- Osmanlı Devleti’nin XVII. yüzyılda karşı karşıya kaldığı bir diğer stratejik tehdit de Venedik’ti.
- IV. Murad Dönemi’nde Venedik yönetimindeki Girit’in bir korsan yatağı hâline gelmesi nedeniyle Osmanlı-Venedik ilişkileri bozulmaya başlamıştı.
- Korsan faaliyetlerin artması sonucu Osmanlı donanması, 1645’te Girit’i kuşatmış ve 1669’da Girit Adası tamamen Osmanlı yönetimine geçmişti.


**Kutsal İttifak Osmanlılara Karşı**
- Osmanlı Devleti, Köprülüler Dönemi’ndeki fetihlerle yeniden güç kazanmıştı.
- Fazıl Ahmed Paşa’dan sonra sadrazam olan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa da fetihleri devam ettirmek istedi.
- Merzifonlu; Avusturya, Lehistan, Venedik ve Rusya ile ayrı ayrı yapılan savaşlarda elde edilen başarılara güvenerek genişleme siyaseti gütmüştü.
- Orta Macaristan’da Protestan Macarların lideri konumundaki Tökeli İmre; Avusturya’ya karşı Osmanlı’dan yardım isteyince Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Viyana üzerine sefere çıktı.
- Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa komutasında gönderilen ordu Viyana'yı ikinci kez kuşattıysa da (1683) kuşatma bozgunla sonuçlandı.
- Avusturya Kralı Leopold’un (Liopolt) Osmanlılara karşı yardım istemesi üzerine Lehistan, Venedik ve Alman prenslikleri bu yardım talebine olumlu cevap verdi.
- Osmanlı ordusuna Tökeli İmre, Kırım Hanı, Erdel, Eflak ve Boğdan beyleri yardım ederken Avusturya ordusuna da Haçlı kuvvetleri yardım etti.
- İki ateş arasında kalan Osmanlı ordusu ağır bir mağlubiyet aldı.
- Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, orduyu Belgrat’a çekti.
- Viyana Kuşatması’nın hezimetle sonuçlanmasının siyasi olduğu kadar idari, sosyal, ekonomik ve kültürel sonuçları da önemliydi.
- II. Viyana Kuşatması’nın başarısız olmasında Avusturya’ya gelen desteklerin yanında Viyana’nın dört taraftan kuşatılmayacak kadar büyük olması da etkili oldu.
- Viyana Kuşatması sonrasında Osmanlı Devleti’ni Avrupa’dan atma amacıyla papanın teşvikleriyle Avusturya, Rusya, Lehistan, Venedik ve Malta’nın yer aldığı Avrupa-Hristiyan birliği (Kutsal İttifak) oluşturuldu.
- Osmanlı Devleti, bu ittifakta yer alan devletler ile aynı anda savaşmak zorunda kaldı.
- 1691’de Salankamen’de ve 1697’de Zenta’da yenilgiye uğrayan Osmanlı Devleti, 1699 yılında Karlofça Antlaşması’nı imzalamak zorunda kaldı.
- Karlofça Antlaşması ile Kutsal İttifak’a karşı on altı yıl süren savaşlar sona erdi.
- Müzakerelere katılan Rus temsilci, tam yetkili olmadığı gerekçesiyle Karlofça Antlaşması’nı imzalamamıştır.
- Rusya ile 1700 tarihinde İstanbul Antlaşması yapılmıştır. Bu antlaşmaya göre Karadeniz kıyısındaki Azak Kalesi Rusya’ya bırakılmış, ayrıca Ruslar İstanbul’da daimî elçi bulundurma hakkı kazanmıştır.


**Karlofça Antlaşması Sonrası Dış Siyaset**
- Osmanlı Devleti, Karlofça Antlaşması’ndan sonra Avrupalılar için tehlike olmaktan çıkmaya başlamıştır.
- Bu antlaşmadan sonra Osmanlı Devleti daha önceki dönemlerde önem vermediği İngiltere, Hollanda ve Fransa gibi Avrupalı devletlerin siyasetlerinin etkisinde kalmaya başlamış ve denge siyaseti izlemek zorunda kalmıştır.
- XVII. yüzyıldan sonra Protestanlar arasında da Haçlı zihniyeti zayıflamış ve İngiltere, İsveç, Hollanda gibi devletler; Osmanlılarla iyi ilişkiler kurma politikası izlemiştir.
- İngiltere ve Hollanda gibi sömürgecilik faaliyetlerine hız veren devletler için de Osmanlı Devleti ile iş birliği yapmak çok önemli hâle gelmiştir.
- Karlofça Antlaşması Osmanlı Devleti’nin Avrupa’dan çekilmesinin sadece bir başlangıcıdır.
- Avusturya ve diğer birçok Avrupa ülkesi için Osmanlı Devleti tehlikeli olmaktan çıkıp asıl tehlikenin Batı’da Fransa olduğu görüşü öne çıktı.
- Osmanlı Devleti’nin izlediği dış politikanın yeniden şekillenmesinde ve konjonktürel ittifaklar kurmasında da etkili oldu.
- Fransa, Osmanlı Devleti nezdinde giderek itibarını kaybetmeye başladı ve bu boşluğu İngiliz ve Hollandalılar doldurdu.
- Osmanlı Devleti’ne karşı yapılan Haçlı Seferleri yerini Osmanlı ticaretinden daha fazla imtiyaz kopartma yarışına bıraktı.
- Resmen olmasa bile fiilen Osmanlı Devleti Otuz yıl Savaşları’ndan sonra yapılan Westphalia Barışı’yla (1648) gelişen Avrupa diplomatik kurallarına göre eşit bir statüde temsil edildi.
- Osmanlı Devleti içişlerinde ekonomik sorunlarla karşılaştı.
- Müslümanların hâkim millet olduğu olgusu zedelendi.
- Osmanlı Devleti kötüye giden işlerini düzeltmenin yolunun klasik düzeni tesis etmekle mümkün olacağı düşüncesi yıkıldı.
- Osmanlı ıslahatları Avrupa ilham alınarak yapılmaya çalışıldı.
- Osmanlı Devleti’nin Karlofça’da kaybettiği toprakları geri alma düşüncesi 1718 Pasarofça Antlaşması’na kadar devam etmiştir.

1.3. AVRUPA'DA DİN SAVAŞLARINDAN MODERN DEVLETE
- XII. yüzyıldan itibaren İngiltere ve Fransa, Roma Hukuku’na dayanan bir yönetim mekanizması geliştirmiş ve Papalık’tan bağımsız hareket etmek istemiştir. Bu da Avrupa’da kilise ile krallık mücadelesini doğurmuştur.
- Kilise, güç kaybetmeye devam etmiş ve inandırıcılığını yitirmiştir.
- XV. yüzyıldan itibaren ise halk arasında kiliseye karşı eleştiriler artmaya başlamış ve din temelli siyasi mücadeleler başlamıştır.

**Otuz Yıl Savaşları (1618-1648)**
- Avrupa’da din alanında başlayan fakat arkasında bir takım siyasi, sosyal ve ekonomik gelişmelerin bulunduğu mücadelelerdir.
- İki temele dayanır; ilki Habsburg Hanedanı’nın Avrupa’da tek hâkim güç olma isteği, ikinci sebep ise Martin Luther’in (Martin Lutır) başlattığı Protestanlık hareketidir.
- Martin Luther’e taraftar olan Hristiyanlara “Protestan” denilmiştir.
- Protestanlarla Alman imparatoru arasında yirmi beş yıl süren bir savaş sonrasında 1555’te Augsburg (Ogsburg) Antlaşması imzalanmıştır.
- Protestan mezhebi ve kilisesi Almanya’da resmen tanınmıştır.
- Augsburg Antlaşması biri Protestan diğeri Katolik olmak üzere iki Almanya’yı ortaya çıkarmıştır.
- Avrupa geneline yayılmaya başlayan Lutherci hareketlere karşı Papalık, Katolik reformunu gerçekleştirmek zorunda kalmıştır.
- Bohemya Bölgesi’nde Protestan Çekler ile Kutsal Roma İmparatorluğu arasında başlayan mücadele sürecinde İngiltere ve Hollanda da Protestanları desteklemiştir.
- 1645’e kadar mücadeleler devam etmiştir.
- Otuz Yıl Savaşları’na dâhil olan devletlerin çoğunun katılımı ile barış gerçekleşmiştir.
- Martin Luther’in öncülüğünde başlayan Almanya’daki hareketler sonrasında, Fransa’da Kalvenizm Hareketi, İngiltere’de de Anglikanizm etkili olmuştur.
- Westphalia (Vestfalya) Barışı ile 24 Kasım 1648’de Otuz Yıl Savaşları sona ermiştir.
- Westphalia Barışı sonrası Fransa ile İspanya 1659’a kadar savaşmaya devam etmiştir.


**Westphalia Antlaşması’nın Sonuçları**
- Protestanlık Katolikliğe denk sayıldı.
- Protestanlığın ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalara son nokta konuldu.
- Habsburg hanedanı zayıfladı, Almanya’da yerel hanedanlar öne çıktılar.
- Almanya’nın temelleri Westphalia’da atıldı.
- Antlaşma imparatorun prenslikler üzerindeki otoritesini kısıtladı.
- Fransa’nın Hollanda ve Kuzey İtalya üzerindeki nüfuzu arttı.
- Fransa’da monarşi sağlamlaştı.
- Hollanda ve İsviçre bağımsız oldu.
- İmparatorluk gibi Papalık da güç kaybetti.
- Osmanlı Devleti Avrupa mezhep savaşlarına kendi sorunları nedeniyle katılmadı.
- Almanya yüzlerce küçük prensliğe bölündü.
- Papa’dan yetki alan ve üst otorite olarak Vatikan’ı gören Avrupalı krallar kiliselerini “millî” bir hâle getirerek dini devletin tekeline aldı ve devleti toprakları üzerindeki “mutlak egemen” hâline getirdi.

**Modern Devlet**
- Tarihin ilk dönemlerinden itibaren toplumun üzerinde siyasi otorite kurulduğu bilinmektedir.
- Bununla birlikte modern devlet anlayışı Avrupa’da Westphalia Antlaşması’ndan itibaren ortaya çıkmıştır.
- Modern devlet anlayışında kilisenin, devlet ve toplum üzerindeki etkisi azalmıştır.
- Modern devletlerde merkezî bir ordu bulunur ve merkezî otoritenin koyduğu hukuk kuralları her zaman geçerlidir.

1.4. XVII VE XVIII. YÜZYILLARDA OSMANLI DEVLETİ'NDE VE AVRUPA'DA DENİZCİLİK FAALİYETLERİ

**Sömürgecilik Hızlanıyor**
- Avrupalı güçler, XVII. yüzyılın başından itibaren uyguladıkları stratejilerle denizlerde küresel ölçekli ticari ve askerî faaliyetlere girişti.
- Coğrafi Keşifler sonucunda Portekizliler ve İspanyollar yeni yerler ve deniz yolları keşfederek sömürgeler oluşturdu.
- İspanya ve Portekiz’in kurduğu sömürge imparatorlukları uzun yaşamadı.
- XVII. yüzyıl başlarından itibaren yeni sömürge devletleri olarak yükselen İngiltere ve Hollanda güçlendi.
- XVI. yüzyılda İngiltere, Hollanda ve Fransa gibi deniz güçleri, okyanuslardaki faaliyetlerini sürdürmek ve geliştirmek için büyük paralar harcamaya başladı.
- XVI. yüzyıl sonunda İngiltere, İspanya’nın deniz hâkimiyetine son verdi.
- İngiltere, XVII. yüzyılda İngiliz Doğu Hindistan Şirketi’ni kurarak İngiliz sömürgeciliğinin ilk ciddi temelini attı.
- XVII. yüzyıl başlarında Hollanda Doğu Hindistan Şirketi’ni kurdu.
- Fransa, Amerika kıtasına açılarak zenginliğini artırmaya çalıştı.
- Okyanuslarda hâkimiyet kurmak isteyen Avrupalı deniz güçleri arasında, kıyasıya mücadeleler yaşandı.
- Hollanda, XVII. yüzyıl başlarında Amerika kıtasında da sömürgeler elde etmek için Portekiz ve İngiltere ile savaştı.
- XVII. yüzyıl ortalarına doğru dünyanın en büyük deniz ticaret filosuna sahip olan Hollanda, dünyanın her yerinde ticaret yapmaya başladı.
- XVII. yüzyıl sonlarına kadar İngiltere-Hollanda Savaşları yaşandı. Bu savaşlar sonucunda Hollanda bazı kolonilerini İngilizlere kaptırdı.
- İngiltere, XVIII. yüzyılın ikinci yarısında Kuzey Amerika’daki Fransız sömürgelerini de ele geçirdi.

**Osmanlı Denizciliğinde Kadırgadan Kalyona Geçiş**
- Osmanlı gemiciliğinin gelişimindeki birinci dönem, devletin kuruluşundan XVII. yüzyılın sonlarına kadar devam eden kürekli gemilerdir.
- İkinci dönem ise XIX. yüzyılın ortalarına kadar süren yelkenli gemiler dönemidir.
- Birinci dönemde kullanılan başlıca gemiler kadırgalar iken ikinci dönemde kalyonlar kullanılmıştır.
- Kadırgadan kalyona geçiş süreci, Osmanlı gemi teknolojisindeki değişimde ve donanma stratejisinde önemli bir dönüm noktası oldu.

**Osmanlı Devleti’nin Denizlerdeki Egemenliği Zayıflıyor**
- XVI. yüzyılda Akdeniz’e hâkim olan Osmanlı deniz gücü, Fas'a kadar nüfuz sahasını genişletmiştir.
- Osmanlı, sınırları Atlas Okyanusu’na dayanmasına rağmen etkili bir okyanus siyaseti izlememiştir.
- 1645 Girit Seferi’ne kadar büyük çapta bir sefer için Akdeniz’e çıkmayan Osmanlılar, sadece sahilleri korumak amacıyla denizlere açılmıştır.
- Osmanlı’da, kalyonculuğun geliştirilmesinin etkisiyle 1685-1699 yılları arasındaki deniz savaşlarında başarılar elde edilse de karada Karlofça Antlaşması’yla sonuçlanan mağlubiyetler yaşanmıştı.
- Osmanlı donanması, Karlofça Antlaşması’yla Venedik’e verilen Mora’nın, 1718 Pasarofça Antlaşması’yla geri alınmasında önemli rol oynamıştı.
- 1717’de Venediklilerle yapılan üç deniz savaşını da Osmanlılar kazanmıştı.
- Osmanlı donanması, 1770 Çeşme yenilgisine kadar Akdeniz hâkimiyetini elinde tutmuştu.
- 1700 İstanbul Anlaşması’yla Azak Kalesi’ni ele geçirerek ilk defa Karadeniz’e çıkma fırsatı bulan Rusya, Osmanlıların Karadeniz’deki varlığı için tehdit oluşturdu.
- 1711’de Prut Savaşı’nın kazanılması ve Osmanlı donanmasının Karadeniz’deki faaliyetleri sonucunda Azak, yeniden geri alındı.
- Rusya’nın Osmanlı toprakları üzerindeki emelleri ve saldırgan politikalarının sonucunda 1768-1774 yılları arasındaki savaşta Ruslara ait bir donanma Baltık Denizi’nden yola çıkarak İngilizlerin yardımıyla Akdeniz’e geldi.
- İlk çatışmalardan sonra Çeşme Limanı’na çekilen Osmanlı donanması, ani bir saldırı ile Rus donanması tarafından yakıldı.
- Osmanlı donanması, Çeşme’de tarihinin ikinci büyük yenilgisini aldı.
- Çeşme Baskını’ndan sonra 1774-1789 arasında özellikle gemi inşasında önemli gelişmeler yaşandı.
- Baron de Tott (Baron dö Tot) isimli Fransız mühendis, donanmayı iyileştirme çalışmalarında görevlendirildi.
- Cezayirli Gazi Hasan Paşa tarafından, 1773 tarihinde, “Tersane Hendesehanesi” adıyla bugünkü Deniz Harp Okulunun temeli atıldı.

1.5. FETİHLERDEN SAVUNMAYA
- Osmanlı Devleti, XVIII. yüzyılın başlarından itibaren Karlofça Antlaşması’yla kaybedilen toprakları geri almaya çalıştı.
- İstanbul Antlaşması’yla elde ettiği yerleri yeterli görmeyen Rusya, Avrupalı devletlerden Osmanlı Devleti’ne yeniden savaş açılmasını istedi sonuç alamadı.
- Rusya, Osmanlı Devleti’yle tek başına savaşmayı göze alamadı ve Baltık Denizi’ne yöneldi.
- Rusya; XVIII. yüzyılda Lehistan, Avusturya, Prusya ve Danimarka ile birlikte Protestan ülkelerin lideri ve bölgenin en güçlü devleti olan İsveç’e savaş açtı.
- 1709’daki Poltova Savaşı’nda İsveç Kralı Rusya’ya yenilince yaralı olarak Osmanlı Devleti’ne sığınmak zorunda kaldı.
- İsveç ordusunu takip eden Rus kuvvetleri sınırı geçerek Osmanlı topraklarına girdi.
- Çar I. Petro, Osmanlı Devleti’ne karşı düşmanca bir tutum izledi.
- Osmanlı-Rus Savaşı başladı.
- 1711 yılında Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu ile Kırım kuvvetlerinin Prut Irmağı kıyısındaki hücumları karşısında direnemeyen Çar I. Petro ve ordusu kısa sürede kuşatıldı.
- Bunun üzerine zor durumda kalan Çar I. Petro barış istedi.
- Osmanlı ordusunda malzemenin yetersiz olması ve Rus ordusuna yardım gelebileceği endişesini taşıyan Baltacı Mehmet Paşa, Rusların barış teklifini kabul etti.
- 1711 yılında imzalanan Prut Antlaşması’na göre Ruslar işgal ettikleri topraklardan geri çekilecek, İstanbul Antlaşması sonrası yaptığı kale ve istihkâmları yıkacaktı.
- Rusya, Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmayacak ve Rus tüccarlar Osmanlı ülkesinde serbestçe ticaret yapabilecekti.
- İsveç Kralı XII. Şarl ise ülkesine dönecekti.
- Bu antlaşmayla Osmanlılar, İstanbul Antlaşması’yla kaybettiği yerleri geri aldı.
- Rusya’ya karşı Prut Antlaşması ile elde edilen üstünlük, Osmanlılarda Karlofça Antlaşması ile kaybedilen yerlerin geri alınabileceği inancını güçlendirdi.
- Karlofça Anlaşması ile Venedik'in eline geçen Mora ve Dalmaçya bölgelerini Osmanlı Devleti tekrar ele geçirmek istiyordu.
- Mora halkı Osmanlılardan Venedik'in zulümleri için yardım istedi.
- Osmanlı Devleti, 1714 yılında Venedik’e savaş ilan etti.
- Osmanlı ordusunun başarıları sonucu 1715 yılında Mora ve çevresindeki adalar Venedik’ten geri alındı.
- Osmanlı-Venedik Savaşı’na başlangıçta ses çıkarmayan Avusturya, sıranın kendine geleceğini düşündüğünden tarafsız kalmaktan vazgeçti.
- Avusturya, Venedik ile 1716 yılında ittifak antlaşması imzaladı.
- Sadrazam Ali Paşa Mora ve Girit adasını aldı.
- Avusturya bu olay üzerine Osmanlı Devleti'nin Karlofça Antlaşması'nı bozduğu gerekçesi ile Osmanlı Devleti'ne savaş açtı (1716).
- Avusturya Osmanlı Devleti'ni yendi. Osmanlı ordusunun Petervaradin cephesinde başarısız olması üzerine Korfu Adası kuşatması kaldırıldı.
- Osmanlı Sadrazamı Damat İbrahim Paşa’nın barış isteği üzerine İngiliz ve Hollanda elçilerinin girişimiyle 1718’de Pasarofça Antlaşması imzalandı.
- Osmanlı Devleti, Karlofça ile kaybettiği yerleri geri alma umutlarını kaybetti ve Avrupa’da mevcut topraklarını korumaya yönelik savunma esaslı bir siyaset izlemeye başladı.
- 1733’te Avusturya ve Rusya, Osmanlı Devleti’ne karşı gizli bir ittifak antlaşması yaptı.
- Osmanlı topraklarını kendi aralarında paylaştılar.
- 1736’da Rusya’ya savaş ilan etti, başlangıçta Osmanlı ordusuna üstünlük kurarak Kırım, Azak ve Özi’yi işgal etti.
- Avusturya da Eflâk, Sırbistan ve Bosna’ya saldırarak Osmanlı topraklarında ilerlemeye başlamıştı.
- Karşı saldırıya geçen Osmanlı ordusu, Semendire ve Belgrad’ı Osmanlıların almasıyla Avusturya barış istemek zorunda kalmış ve 1739’da Belgrad Antlaşması imzalanmıştı.
- Bu antlaşmayla Avusturya, Pasarofça Antlaşması’yla aldığı yerleri Osmanlı Devleti’ne geri vermek zorunda kaldı.
- Doğu sınırında Şah II. Tahmasb Osmanlı Devleti’nden Rus tehlikesine karşı yardım istedi.
- Kafkasya’ya kadar ilerleyen Osmanlı ordusu ile Rus ordusu karşı karşıya geldi.
- İki ülke arasındaki gergin ortam, Fransa tarafından giderildi ve Osmanlı Devleti ile Rusya arasında 1724’te İstanbul’da İran Mukasemenâmesi (İstanbul Antlaşması) adıyla bir antlaşma imzalandı.
- Bu antlaşma ile İran’ın kuzeydeki toprakları Osmanlı ve Rusya arasında paylaşıldı.
- Osmanlı Devleti ile Rusya arasında paylaştıran İstanbul Antlaşması (1724), Safeviler tarafından tepkiyle karşılandı.
- Bölgede Osmanlı Devleti’ne karşı Kartli ve Karabağ Ermeni isyanları çıktı.
- 1725’te Osmanlı Devleti ile İran arasında cereyan eden siyasi gerginlik 1726’da savaşa dönüştü.
- 1729 yılında Isfahan’ı ele geçiren Nadir Han Safevilerin başına geçmesiyle ülke içinde birlik sağlandı.
- Nadir Han, Herat ve çevresinde Afganlarla mücadele etti.
- Osmanlı kuvvetleri 1731’de Hamedan yakınlarındaki Kurucan mevkiinde Safevî kuvvetlerini bozguna uğrattı.
- 1732’de imzalanan Ahmet Paşa Antlaşması ile Aras Nehri’nin kuzeyindeki Azerbaycan toprakları Osmanlılara kalırken, Tebriz, Kirmanşah, Hamedan ve Luristan İran’a bırakıldı.
- Nadir Han 1733’te Bağdat seferine çıktı ve Osmanlı kuvvetlerini mağlup ederek Kerkük, Necef ve Kerbela’yı ele geçirdi.
- Arpaçay Muharebesi’nde (1735) Osmanlı kuvvetleri mağlup oldu.
- Revan, Tiflis ve Gence Nadir Han’ın eline geçti.
- Şah III. Abbas’ı tahttan indirdi.
- Nadir Han kendisini İran Şahı ilan ettirdi, adına hutbe okutup, sikke kestirip hanedanlığını kurdu.
- Böylece Safevi Devleti son bulup yerine Afşar Hanedanlığı kuruldu.
- Osmanlı Devleti ile İran arasında 1737 yılında başlayan uzun mücadelelerden herhangi bir sonuç alınamaması üzerine 1746 yılında iki devlet arasında Kasr-ı Şirin Antlaşması şartlarını içeren Kerden Antlaşması imzalandı.
- XVIII. yüzyılda Osmanlı-İran arasında yaşanan son savaşlar İran’ın başına geçen Kerim Han Dönemi’nde 1775’te Basra’yı işgal edip Bağdat ve çevresini yağmalaması üzerine yeniden başladı.
- İran bu savaşlar sırasında hem Osmanlı Devleti’ne kaptırdığı toprakları hem de Rusya’ya bıraktığı Azerbaycan’ı geri aldı.
- Savaşlar Osmanlı birliklerinin karşı taarruza geçerek Basra’yı geri almasıyla sona erdi (1779).

**1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı**
- XVIII. yüzyılda Osmanlı Devleti ile Rusya arasındaki mücadelelerde genelde Osmanlı Devleti barışın devamından yanayken Rusya, saldırgan bir politika izlemiştir.
- Rusya’nın komşu devletlere karşı takip ettiği saldırgan politika ve yayılmacı siyaset önce Balkanlarda kendini göstermiş ve Rusya, Lehistan üzerinde hâkimiyet kurmaya çalışmıştır.
- Leh milliyetçileri, Osmanlı Devleti'nden yardım ve himaye istemiştir.
- Rusların yayılmacı politikalarından rahatsız olan Kırım hanı da Osmanlı Devleti’nin Rusya'ya karşı harekete geçmesini istemiştir.
- Rusya’ya 1768’de sefer yapılmasına karar verilmiştir.
- Rusların, Osmanlı Devleti'ne ait Balta kasabasına saldırması sonrası Kırım Hanı, Kırım Giray’ın 1769’daki seferi ile savaş başlamıştır.
- Kırım Giray’ın ölümü üzerine yerine geçen Devlet Giray, Osmanlı Devleti’ne destek olmak bir yana Kırım’da bile düzeni sağlayamamıştır.
- Sadrazam Mehmed Emin Paşa’nın ordunun sevk ve idaresindeki yetersizliği, gerekli erzak hazırlığının yapılmaması, askerlerin maaşlarının zamanında ödenmemesi gibi sebepler de Osmanlı kuvvetlerini zor duruma sokmuştur.
- Rus ordusu Ukrayna, Azak ve Kafkaslar üzerinden üç cepheden saldırmak için plan yapmıştır.
- Rusya, Balkanlardaki Ortodoksları da kışkırtmaya çalışarak Sırbistan, Karadağ ile Eflâk ve Boğdan’da ayaklanmalar tertip etmiştir.
- 1769-1770 kışında Rus orduları, Tuna’ya kadar ilerlemiş ve Eflâk ile Boğdan’ın merkezi durumunda olan Bükreş’i işgal etmiştir.
- Osmanlı donanmasının imha edilmesi üzerine Rus donanması, Akdeniz ve Ege’de daha rahat bir şekilde faaliyetlerini sürdürmeye başlamıştır.
- Korumasız kalan Çanakkale Boğazı abluka altına alınmış ve İstanbul tehdit edilmiştir.
- Rus donanmasının Çeşme Baskını’ndan, 1774’e kadar Akdeniz’de ve Ege’de gösterdiği faaliyetler, Küçük Kaynarca Antlaşması’nın imzalanmasında önemli bir etken olmuştur.

**Küçük Kaynarca Antlaşması (1774)**
- 1774’te imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin imzaladığı en ağır antlaşmalardan biri olmuştur.
- 28 maddeden oluşan antlaşma, öncelikli olarak Kırım’ın Osmanlı Devleti’yle olan bağlılığına son vermiş, Kırım’ı müstakil bir hanlık hâline getirmiş ve böylece Kırım, Osmanlı Devleti’nin himayesinden çıkmıştır.
- Rus ticaret gemileri boğazları kullanacak, Karadeniz ve Akdeniz'de serbestçe dolaşabilecekti.
- Ruslar, diğer devletlere verilen imtiyazlardan istifade edecek, gerekli yerlerde konsolosluklar açabilecekti.
- Kafkaslardaki kuvvetlerini geri çeken Rusya, savaş boyunca işgal ettiği Eflâk ve Boğdan’ı Osmanlı’ya geri vermiştir.
- Kili ve Akkirman gibi kaleler ile Akdeniz’de ele geçirdiği yerleri de Osmanlı’ya iade etmeyi kabul etmiştir.
- Rusların İstanbul’da daimî bir orta elçi bulundurmasına ve bir Ortodoks Kilisesi inşasına izin verilmiş ayrıca Rusya bu kilisenin himayesini üstlenmiştir.
- Ruslar, kutsal yerleri serbestçe ziyaret edebilmiştir.
- Osmanlı Devleti 4,5 milyon ruble tazminat ödemiştir.
- Osmanlı Devleti’nin Dinyeper ile Bug ırmakları arasındaki geniş topraklardan çekilmesiyle Karadeniz, Türk Gölü olmaktan çıkmıştır. Karadeniz’deki hâkimiyet sona ermiştir.


Haçova Muharebesi, Zitvatoruk Antlaşması, Nasuh Paşa Antlaşması, Serav Antlaşması, Hotin Antlaşması, Kasr-ı Şirin Antlaşması, Vasvar Antlaşması, Girit'in Fethi, Bucaş Antlaşması, Bahçesaray Antlaşması, II. Viyana Kuşatması, Kutsal İttifak, Karlofça Antlaşması, İstanbul Antlaşması, Safeviler, Şah İsmail, Çaldıran Seferi, Amasya Antlaşması, Ferhat Paşa Antlaşması, Osmanlı-Avusturya İlişkileri, Lehistan, Venedik, Kıbrıs'ın Fethi, İnebahtı Yenilgisi, Çarlık Rusya, Bahçesaray Antlaşması, Prut Antlaşması, Pasarofça Antlaşması, Küçük Kaynarca Antlaşması, Lale Devri, Patrona Halil İsyanı, Belgrad Antlaşması, Çeşme Baskını, Westfalya Antlaşması, Coğrafi Keşifler, Kadırga, Kalyon.

tarihdefterim.net


Etiket:

Yorum Gönder

0 Yorumlar