Type Here to Get Search Results !

AÇIK UÇLU SORULAR- 11.SINIF, 1.ÜNİTE

AÇIK UÇLU SORULAR

osmanlı devletinin gerileme dönemindeki önemli gelişmeler
1. II. Viyana Kuşatması'nın başarısızlıkla sonuçlanmasının Osmanlı Devleti üzerindeki uzun vadeli etkileri nelerdir?

II. Viyana Kuşatması (1683), Osmanlı Devleti'nin Avrupa'daki genişleme politikalarının sonunu getirmiştir. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa komutasındaki kuşatma başarısızlıkla sonuçlandığında, Osmanlı ordusunun askeri zayıflıkları ortaya çıkmış ve Avrupalı devletlere Osmanlı’nın eski gücünde olmadığını göstermiştir. Bu olay, Kutsal İttifak’ın kurulmasına neden olmuş ve Osmanlı Devleti, Avusturya, Lehistan, Venedik ve Rusya ile uzun yıllar süren savaşlara girmiştir. II. Viyana Kuşatması’nın başarısızlığı, Osmanlı İmparatorluğu’nun Batı’ya karşı genişleme politikalarını durdurmuş, Avrupa karşısında sürekli savunmada kalmasına yol açmıştır. Ayrıca, bu yenilgi, Osmanlı ordusunun modernizasyon ihtiyacını gündeme getirmiş ve uzun vadede Osmanlı Devleti’nin zayıflama sürecini hızlandırmıştır.

2. Zitvatoruk Antlaşması, Osmanlı Devleti için neden bir dönüm noktasıdır ve bu antlaşma Osmanlı-Avusturya ilişkilerini nasıl değiştirmiştir?

1606 yılında imzalanan Zitvatoruk Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin Avusturya karşısındaki üstünlüğünü kaybettiği ilk büyük antlaşmadır. Bu antlaşmayla Avusturya Arşidükü, protokolde Osmanlı padişahına eşit sayılmış ve Osmanlı, Avusturya karşısında siyasi üstünlüğünü yitirmiştir. Bu gelişme, Osmanlı Devleti'nin Batı ile ilişkilerinde bir dönüm noktasıdır, çünkü Avusturya'nın Osmanlı'nın gözünde artık denklik kazanması, Avusturya ile dengeli bir diplomasi yürütme zorunluluğunu getirmiştir. Osmanlılar, bu antlaşmadan sonra Avusturya’ya her yıl vergi ödemekten muaf tutulmuş ve bu durum, Osmanlı’nın Batı’daki üstünlük döneminin sona erdiğini göstermiştir.

3. Kutsal İttifak Savaşları, Osmanlı Devleti’nin Avrupa karşısındaki askeri ve diplomatik stratejileri üzerindeki etkileri nelerdir?

Kutsal İttifak Savaşları (1683-1699), Osmanlı Devleti'nin Batı'daki askeri gücünü büyük ölçüde zayıflatmıştır. II. Viyana Kuşatması’nın ardından Avusturya, Lehistan, Venedik ve Rusya Osmanlı’ya karşı birleşerek 16 yıl süren savaşlar yürütmüştür. Osmanlı Devleti bu savaşlarda ağır yenilgiler almış ve geniş çapta toprak kayıpları yaşamıştır. 1699 yılında imzalanan Karlofça Antlaşması ile Osmanlı Devleti, Avrupa'da ilk kez büyük toprak kayıplarına uğramış, Macaristan, Erdel ve Ukrayna gibi stratejik bölgeleri Avusturya, Lehistan ve Venedik’e bırakmıştır. Bu gelişmeler, Osmanlı’nın Avrupa'daki genişleme politikasının sona erdiğini ve savunma stratejilerine yöneldiğini göstermiştir. Ayrıca, bu savaşlar Osmanlı'nın Batı'da diplomasiye daha fazla başvurma zorunluluğunu doğurmuştur.

4. Pasarofça Antlaşması ile başlayan Lale Devri'nin Osmanlı toplumuna ve siyaset yapısına etkileri nelerdir?

Pasarofça Antlaşması (1718), Osmanlı Devleti’nin Batı karşısında ilk kez üstünlüğünü tamamen kaybettiği bir antlaşmadır. Bu antlaşma, Osmanlı'nın Avusturya ve Venedik karşısındaki yenilgilerini kabul ettiği ve Batı ile barışçıl ilişkileri sürdürme yönündeki ilk adımı attığı bir dönüm noktasıdır. Antlaşma ile Osmanlı Devleti’nin Batı'ya yönelik genişleme politikalarından vazgeçip savunma stratejilerine yöneldiği bir döneme girilmiştir. Pasarofça Antlaşması ile birlikte Osmanlı Devleti’nde Batı’yı daha yakından tanıma ve Batı’dan ilham alma süreci başlamıştır. Bu süreç, Lale Devri'ni başlatarak Osmanlı'da kültürel, mimari ve bilimsel alanda Batı'nın etkisinin hissedildiği bir dönem olmuştur. Ancak bu dönem, aynı zamanda Osmanlı yöneticilerinin eğlence ve zevke düşkünlüğü nedeniyle sosyal huzursuzlukları da artırmış ve Patrona Halil İsyanı ile sona ermiştir.

5. Kasr-ı Şirin Antlaşması (1639) Osmanlı-Safevi ilişkilerinde nasıl bir dönüm noktası olmuştur?

Kasr-ı Şirin Antlaşması, Osmanlı Devleti ile Safevi İmparatorluğu arasında 1639 yılında imzalanmış ve iki devlet arasındaki uzun süreli sınır anlaşmazlıklarına son vermiştir. Antlaşma, IV. Murad döneminde gerçekleşmiş olup, Osmanlı Devleti’nin doğu sınırlarının bugünkü Türkiye-İran sınırına yakın bir şekilde çizilmesini sağlamıştır.
Bu antlaşma, Osmanlı ve Safevi Devletleri arasındaki düşmanlığın önemli bir kırılma noktasıdır. Önceki yüzyıllarda iki devlet arasında sürekli savaşlar ve güç mücadelesi yaşanırken, Kasr-ı Şirin Antlaşması ile bu gerginlik yerini nispeten daha sakin bir diplomatik ilişkiye bırakmıştır. Bu anlaşma, Osmanlı'nın doğu sınırlarını güvence altına almış ve Osmanlı Devleti'nin bu bölgede genişlemeye yönelik daha fazla çaba sarf etmesine gerek kalmamıştır.
Uzun vadeli etkileri bakımından, Kasr-ı Şirin Antlaşması, Osmanlı Devleti'nin doğu sınırlarını koruma açısından önemli bir başarı olarak kabul edilmiştir. Osmanlı-Safevi sınırları büyük ölçüde sabitlenmiş ve bu, bölgedeki istikrarı sağlamıştır. Ayrıca, bu antlaşma Safeviler ile Osmanlılar arasında barışçıl bir dönem başlatarak iki devletin kaynaklarını batıya ve başka bölgelere yönlendirmelerine olanak sağlamıştır.

6. II. Viyana Kuşatması (1683) neden başarısız olmuş ve bu başarısızlığın Osmanlı Devleti’nin askeri ve diplomatik stratejilerine nasıl bir etkisi olmuştur?

II. Viyana Kuşatması, Osmanlı Devleti'nin Merzifonlu Kara Mustafa Paşa komutasındaki ordusunun Viyana’yı kuşattığı ancak başarısız olduğu bir askeri harekâttır. Bu kuşatmanın başarısızlıkla sonuçlanmasının birkaç önemli nedeni vardır:

Lojistik Zorluklar: Osmanlı ordusu, büyük bir kuşatma ordusu ile Viyana’yı çevrelese de, bu geniş çaplı operasyonun gerektirdiği lojistik desteği yeterince sağlayamamıştır. Erzak ve mühimmat yetersizliği, ordunun uzun süreli kuşatma kapasitesini zayıflatmıştır.

Koordinasyon Eksikliği: Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, kuşatma sırasında yeterli stratejik koordinasyonu sağlayamamış, müttefiklerle (özellikle Macar isyancıları) yeterli işbirliği kuramamıştır. Aynı zamanda, Osmanlı ordusu Viyana’ya odaklanırken, Habsburg İmparatorluğu’nun müttefiklerinden destek geleceği hesaba katılmamıştır.

Avrupa’nın Birleşik Direnişi: Kuşatma sırasında Kutsal Roma İmparatorluğu ve Lehistan’ın birleşik kuvvetleri, Kral Jan Sobieski komutasında Viyana’yı savunmak için organize olmuştur. Bu birleşik Hristiyan kuvvetlerinin zamanında yetişmesi, Osmanlı’nın zafer kazanma şansını önemli ölçüde azaltmıştır.

7. Küçük Kaynarca Antlaşması (1774) Osmanlı Devleti için neden bu kadar ağır şartlar içermektedir?

Küçük Kaynarca Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin Çarlık Rusya ile yaptığı ve en ağır şartlar içeren antlaşmalardan biridir. 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında imzalanan bu antlaşma, Osmanlı Devleti'nin Kırım üzerindeki hâkimiyetini kaybetmesine ve Rusya'nın Osmanlı iç işlerine müdahale edebilmesine yol açmıştır. Rusya’ya verilen Ortodoks Hristiyanların koruyuculuğu, Osmanlı’nın dini bütünlüğünü sarsmış ve Rusya’nın Osmanlı topraklarındaki nüfuzunu artırmıştır. Ayrıca, Rusya’nın Karadeniz’de serbest ticaret hakkı kazanması ve Osmanlı'nın büyük tazminatlar ödemesi, Osmanlı ekonomisini ciddi şekilde zor durumda bırakmıştır. Bu antlaşma, Osmanlı Devleti'nin dış politikasında Batı karşısında zayıf bir pozisyona düşmesine neden olmuş, Rusya’nın gücünü artırmış ve Osmanlı'nın diplomatik olarak daha fazla ödünler vermek zorunda kaldığı bir dönemi başlatmıştır.


Yorum Gönder

0 Yorumlar