İlk Türk Devletlerinde Eğitim ve Eğitim Sistemi
İlk Türk devletlerinin yaşam biçimleri, onların eğitim anlayışlarını ve eğitim uygulamalarını da büyük ölçüde şekillendirmiştir. Türkler, tarih boyunca farklı coğrafyalarda varlık göstermiş ve bu durum onların eğitim sistemlerine de yansımıştır. Konargöçer yaşam tarzı, savaşçılık ve devlet yönetimi, eğitimin temel unsurlarını oluşturmuştur.
Eğitimin Temel Unsurları ve Töre
İlk Türk devletlerinde eğitim, daha çok gelenek ve göreneklere dayalı bir şekilde gerçekleşmiştir. Türk toplumlarında yazılı hukuk kuralları yerine töre adı verilen sözlü hukuk kuralları hakimdi. Bu yüzden eğitim, çocuk yaşlardan itibaren töreye bağlı olarak şekillenmiştir. Çocuklar, büyüklerinden gelenekleri öğrenerek topluma kazandırılmıştır. Aile eğitimi oldukça önemli olup, çocuklara ahlak, cesaret, vatan sevgisi, adalet ve liderlik gibi değerler aşılanmıştır.
Askerî Eğitim
Türkler, konargöçer bir hayat sürdükleri için sürekli savaş tehdidi altında yaşamış ve bu yüzden askerî eğitime büyük önem vermişlerdir. Gençler, küçük yaşlardan itibaren ata binme, okçuluk, kılıç ve kalkan kullanma gibi savaş sanatlarını öğrenmişlerdir. Ordunun temelini oluşturan bu eğitim, Türk devletlerinin güçlü ordulara sahip olmasını sağlamıştır. Aynı zamanda disiplinli bir yaşam anlayışı da bu eğitim sürecinin bir parçası olmuştur.
Göktürklerde Eğitim ve Yazı
Göktürkler, Türk tarihine eğitim açısından büyük katkılar sunmuşlardır. 38 harften oluşan Göktürk Alfabesi’ni kullanarak ilk yazılı eserleri bırakmışlardır. Türk tarihinin bilinen ilk yazılı belgeleri olan Orhun Yazıtları, eğitim açısından büyük bir öneme sahiptir. Bu yazıtlar, devlet yönetimi, ahlak, toplum düzeni ve bilgelik üzerine önemli bilgiler içerir. Ayrıca, halkın eğitimi için yazılan bu yazıtlar, Türk kültürünün korunması açısından büyük bir rol oynamıştır.
Uygurlarda Eğitim ve Yerleşik Hayatın Etkisi
Uygurlar döneminde yerleşik hayat benimsenmiş, farklı kültürlerle etkileşim artmış ve örgün eğitim sistemleri gelişmeye başlamıştır. Uygurlar, Manihaizm dinini kabul ettikten sonra eğitim anlayışlarında değişiklikler olmuş, okuma-yazma oranı artmış ve kâğıt ile matbaanın kullanımı yaygınlaşmıştır. Bu dönemde Uygurlar, Orhun Alfabesi’nin yanı sıra Soğd Alfabesi’ni de kullanmışlardır. Uygurlara ait Karabalgasun Yazıtları, Çince, Soğdca ve Türkçe olarak yazılmış olup, bu dönemdeki kültürel çeşitliliğin ve eğitime verilen önemin göstergesidir.
Bilimsel Çalışmalar ve Tıp Eğitimi
İlk Türk devletlerinde bilimsel çalışmalar da eğitim sisteminin bir parçası olmuştur. Özellikle tıp alanında önemli gelişmeler kaydedilmiş ve hekimlere “otaçı” veya “emçi” adı verilmiştir. Bu hekimler, bitkisel ve mineral kaynaklı ilaçlarla tedavi yöntemleri geliştirmiştir. Bunun yanında, kam ve baksı adı verilen şamanlar, Şamanizm inancına bağlı olarak tedavi uygulamıştır.
Astronomi ve Takvim Bilgisi
Türkler, astronomi alanında da önemli çalışmalar yapmışlardır. Güneş, Ay ve yıldızlar sürekli gözlemlenmiş ve bu gök cisimlerine çeşitli anlamlar yüklenmiştir. İlk Türkler, On İki Hayvanlı Türk Takvimi’ni geliştirmiş ve bu takvimi güneş yılı esasına göre oluşturmuşlardır. Her yıl bir hayvan adı ile anılmış ve on iki yıllık bir döngü esas alınmıştır. Bu takvim, Türklerin bilimsel düşünceye olan ilgisini ve astronomi alanındaki bilgilerini göstermesi açısından büyük önem taşımaktadır.
Sonuç
İlk Türk devletlerinde eğitim sistemi, toplumun ihtiyaçlarına göre şekillenmiş ve genellikle töre, askerî eğitim, bilim ve sanat gibi unsurlar etrafında gelişmiştir. Yazının kullanımıyla birlikte eğitim daha sistemli hale gelmiş, Uygurlar döneminde ise örgün eğitim sistemleri ortaya çıkmıştır. Bilim, tıp ve astronomi gibi alanlarda önemli çalışmalar yapılmış, savaş eğitimi ve devlet yönetimi konularında da ciddi eğitim süreçleri oluşturulmuştur. Tüm bu unsurlar, Türklerin kültürel ve bilimsel mirasının güçlü bir şekilde geleceğe taşınmasını sağlamıştır.
Türk İslam Devletlerinde Eğitim ve Bilim
Türkler, İslam dinine geçtikten sonra eğitim ve bilim alanında önemli gelişmeler göstermiştir. Karahanlılar döneminde bilimsel faaliyetler desteklenmiş ve Buhara, Semerkant, Taşkent, Balasagun, Kaşgar gibi şehirler bilim ve kültür merkezleri hâline gelmiştir.
Türk İslam Devletlerinde Eğitim
Karahanlılarda birbirinden değerli bilim insanları yetişmiştir. Kâşgarlı Mahmud, ilk Türk haritacısı ve filoloğu olarak Divan-ı Lügat’it Türk adlı eseri kaleme almıştır. Yusuf Has Hacip ise Kutadgu Bilig adlı siyasetnâme ve nasihatnâme niteliğinde önemli bir eser yazmıştır.
Selçuklular döneminde eğitim kurumsallaşmış, ilk Selçuklu medresesi 1040 yılında Tuğrul Bey tarafından Nişabur’da kurulmuştur. Alparslan döneminde medreseler yaygınlaşmış, eğitim ücretsiz hâle getirilmiş ve öğrencilere maaş bağlanmıştır. Ünlü vezir Nizamülmülk, kendi adını taşıyan Nizamiye Medreselerini kurarak bu medreselerde dinî ve pozitif bilimlerin birlikte okutulmasını sağlamıştır.
Selçuklular, tıp eğitimini şifahanelerde, astronomiyi ise rasathanelerde öğretmiştir. Melikşah döneminde ünlü astronom ve matematikçi Ömer Hayyam’ın çalışmalarıyla Celalî Takvimi oluşturulmuştur. Türkiye Selçukluları, eğitim öğretime büyük önem vermiş, Anadolu’da medreseler açarak bilimin gelişmesine katkı sağlamıştır. Anadolu’da Ahilik teşkilatı ise mesleki eğitim ile genel eğitimi birleştiren bir sistem geliştirmiştir.
Ahilikte Eğitim Sistemi
Ahilik teşkilatında mesleki eğitim, çocuğun ailesinin izni ile başlardı. 10 yaşına kadar bir ustanın yanında yamak olarak çalışan çocuk, iki yıl ücretsiz çalıştıktan sonra çıraklığa kabul edilirdi. Çıraklık süresi üç yıl olup, başarılı olanlar kalfa unvanı alırdı. Kalfa, üç yıl boyunca mesleğinde ustalaşır ve yeterli görülürse ustalık mertebesine yükselirdi. Usta olan kişi, dükkân açma hakkına sahip olurdu.
Ahilik sisteminde birey yalnızca mesleki bilgiyle değil, aynı zamanda ahlak, din ve sosyal bilgilerle de eğitilirdi.
Türk İslam Devletlerinde Bilim ve Önemli Eserler
Kutadgu Bilig: Mutluluğun temel şartının bilgiye bağlı olduğu ifade edilmiştir. Yusuf Has Hacip, eserini Türkçe yazmış ve Türk diline büyük önem vermiştir.
Divan-ı Lügat’it Türk: Kâşgarlı Mahmud tarafından yazılan bu eser, Araplara Türkçeyi öğretmek amacıyla hazırlanmıştır. İçinde atasözleri, manzum parçalar ve Türk haritası bulunmaktadır.
Türk İslam Dünyasında Önemli Bilim İnsanları
- Harezmi (?-847): Cebir biliminin kurucusudur. Analitik geometrinin temelini oluşturmuş ve matematik, astronomi, coğrafya alanlarında önemli eserler vermiştir.
- Farabî (870-950): Mantık, müzik ve siyaset alanlarında çalışmalar yapmış, Aristo mantığını en iyi yorumlayan kişi olduğu için "Muallim-i Sânî" (İkinci Öğretmen) unvanını almıştır.
- İbn-i Sina (980-1037): Tıp, felsefe ve astronomi alanlarında çalışmalar yapmıştır. "El-Kanun fi’t-Tıbb" adlı eseri Batı’da uzun yıllar ders kitabı olarak okutulmuştur.
- Birûnî (973-1048): Astronomi, matematik, fizik, tıp ve coğrafya alanlarında çalışmalar yapmış, jeodezi biliminin kurucusu olmuştur.
- El-Hazini (?-1155): Astronomi ve mekanik alanlarında çalışmalar yapmış, metallerin saflığını ölçebilen hassas teraziler geliştirmiştir.
- El-Cezeri (1136-1206): Mühendislik alanında büyük buluşlar yapmış, sibernetik biliminin temellerini atmıştır. En ünlü makineleri arasında su çarkı ile çalışan tulumba ve filli su saati bulunmaktadır.
Türk İslam Devletlerinde Şifahaneler
Türk İslam devletlerinde sağlık eğitimi ve tıp gelişmiş, ilk şifahaneler Karahanlılar ve Gazneliler döneminde yapılmıştır. Selçuklular, tıp merkezleri açarak hastaneler kurmuş ve Haçlı Seferleri döneminde bu hastaneler dünya hastane tarihine önemli katkılarda bulunmuştur.
Şifahaneler "bimâristan", "dârüşşifa" gibi isimlerle anılmış, cüzzam hastaları için ise "miskinler tekkesi" açılmıştır. Akıl hastalarına müzik, telkin ve renk terapisi gibi tedavi yöntemleri uygulanmıştır.
Önemli Selçuklu Şifahaneleri:
- Şam’daki Nureddin Şifahanesi
- Divriği’deki Turan Melik Şifahanesi
- Kayseri’deki Gevher Nesibe Hatun Şifahanesi ve Tıp Okulu
Gevher Nesibe Hatun Şifahanesi, Anadolu’nun İslami döneme ait en eski şifahanesi olup, aynı zamanda dünyanın ilk tıp fakültesidir.
Sonuç
Türk İslam devletlerinde eğitim ve bilim, devletin gelişmesine büyük katkılar sağlamıştır. Medreseler, mesleki eğitim, tıp ve astronomi alanlarında önemli ilerlemeler kaydedilmiş, bilim insanları matematik, tıp, astronomi ve mühendislik gibi alanlarda dünya çapında etkili eserler bırakmıştır. Ahilik teşkilatı ve şifahaneler ise toplumun eğitim ve sağlık alanında ilerlemesine büyük katkı sunmuştur. Bu gelişmeler, Türklerin bilim ve eğitim alanındaki katkılarının İslam dünyasında ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
OSMANLI DEVLETİ’NDE EĞİTİM VE BİLİM
Osmanlı Devleti’nde eğitime "terbiye", öğretime ise "tâlim" denilirdi. Osmanlı eğitim sisteminin hedeflediği insan modeli; bilgili, becerikli, cesur, dayanışmacı, toplum düzenini bozmayan ve değerlerine bağlı bireyler yetiştirmekti.
OSMANLI DEVLETİ’NDE EĞİTİM SİSTEMİ
Osmanlı eğitim sistemi örgün ve yaygın eğitim olmak üzere ikiye ayrılırdı:
Örgün Eğitim Kurumları: Planlı ve sistematik eğitim veren kurumlardır.
- Sıbyan Mektepleri
- Medreseler
- Enderun Mektebi
- Şehzadegân Mektebi
Yaygın Eğitim Kurumları: Resmî okul dışında kalan, halkın eğitimini amaçlayan kurumlardır.
- Camiler
- Tekke ve Zaviyeler
- Lonca Teşkilatı
- Kütüphaneler
- Sahaflar ve Kıraathaneler
1. ÖRGÜN EĞİTİM KURUMLARI
Sıbyan Mektepleri
- Osmanlı eğitim sisteminin en temel basamağıydı.
- 5-6 yaş arasındaki çocuklara okuma yazma, Kur’an-ı Kerim, ilmihal bilgisi ve dört işlem gibi temel bilgiler verilirdi.
- "Mahalle Mektebi", "Taş Mektep" adlarıyla da bilinirdi.
Medreseler
- Osmanlı eğitim sisteminin orta ve yüksek seviyedeki eğitim kurumlarıydı.
- İlk Osmanlı medresesi Orhan Bey tarafından İznik’te açılmıştır. İlk müderris Davud-i Kayserî’dir.
- Fatih Sultan Mehmet Dönemi’nde Sahn-ı Seman Medresesi kurulmuş ve Osmanlı'daki yüksek öğretimin temeli atılmıştır.
- Kanuni Sultan Süleyman Dönemi'nde Süleymaniye Medresesi hizmete girmiş ve medreselerde yeni düzenlemeler yapılmıştır.
- Tevhid-i Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924) ile medreseler kaldırılmıştır.
Enderun Mektebi
- Devlet yöneticileri ve askerî bürokratlar yetiştiren saray okuluydu.
- II. Murat Dönemi'nde kuruldu, Fatih Sultan Mehmet zamanında geliştirildi.
- Osmanlı Devleti'ne sadrazam, vezir, komutan yetiştiren bir akademi niteliğindeydi.
- Hattat, musikişinas, minyatür ustaları gibi sanatkârlar da yetiştirirdi.
Şehzadegân Mektebi
- Osmanlı şehzadelerinin ilk eğitimlerini aldıkları okuldur.
- Şehzadeler Muallim-i Sultani denilen hocalara teslim edilirdi.
- XVI. yüzyıldan sonra şehzadeler sancaklara gönderilmeyerek "Kafes" sisteminde yetiştirilmeye başlanmıştır.
2. ASKERÎ EĞİTİM
- Osmanlı'daki askerî eğitimin temelini Acemi Oğlanlar Ocağı, Yeniçeri Ocağı, Tersaneler ve Tımar Sistemi oluşturmaktaydı.
- I. Murat zamanında devşirme sistemi ile Osmanlı ordusu eğitimli askerlerden oluşmaya başladı.
- Leventler, Osmanlı denizciliğinde çalışan askerlerdi.
3. YAYGIN EĞİTİM KURUMLARI
Camiler
- Cuma namazlarından önce vaazlar verilerek halka dinî ve ahlakî eğitim verilirdi.
- Medresede yetişmemiş fakat din konusunda bilgili "Fakihler", halkı aydınlatırdı.
Tekke ve Zaviyeler
- Tarikat mensuplarının yetiştiği yerlerdi.
- Din, musiki, sanat, ahlak ve spor gibi alanlarda eğitim verilirdi.
- Tekkenin küçüklerine zaviye denilirdi.
Lonca Teşkilatı
- Esnaf ve zanaatkâr eğitimi sağlayan bir meslek okuluydu.
- Ahi Teşkilatı ile birlikte yürütülen ustalık, kalfalık, çıraklık sistemine dayalıydı.
Kütüphaneler
- Bilginin yayılmasını sağlayan en önemli yaygın eğitim kurumlarıydı.
- Osmanlı’nın en önemli kütüphaneleri Fatih Kütüphanesi, Ayasofya Kütüphanesi, Beyazıt Kütüphanesi gibi merkezlerde bulunuyordu.
Sahaflar ve Kıraathaneler
- Sahaflarda (ikinci el kitap satış yerleri) halk kitap okuma ve ilmî sohbetlere katılma fırsatı bulurdu.
- Kıraathaneler, bilginin yayılmasında önemli bir rol oynayan toplumsal mekanlardı.
OSMANLI DEVLETİ’NDE EĞİTİMİN BOZULMA NEDENLERİ
Osmanlı Devleti’nde eğitim, Fatih Sultan Mehmet ve Kanuni Sultan Süleyman dönemlerinde zirveye ulaşmış ancak 16. yüzyılın sonlarına doğru yönetim ve ekonomik sorunlara bağlı olarak bozulmaya başlamıştır. Bu bozulmanın temel nedenleri şunlardır:
- Yöneticilerin bilimsel çalışmalara desteğinin azalması
- Felsefe ve mantık gibi aklî ilimlerden vazgeçilmesi
- Medrese müfredatının yeniliğe kapalı olması
- Batı’da eğitim alanında yaşanan gelişmelerin takip edilememesi
- Kentlere gelen göçmenlerin medreselerde barındırılması ve bu kurumların hayır kurumu gibi görev yapmaya başlaması
- Rüşvet ve iltimasın yaygınlaşması, liyakatsiz kişilere ulema payesi verilmesi
NOT: Gelibolulu Ali ve Koçi Bey, eğitimin bozulmasının temel sebebini liyakatsiz insanların göreve getirilmesine bağlamıştır.
OSMANLI DEVLETİ’NDE BİLİM VE BİLİM İNSANLARI
Osmanlı Devleti’nde bilim, genellikle medreselerde gelişmiş ve âlimler, padişahlar tarafından desteklenmiştir. Devlet adamları ve yöneticiler arasında birçok âlim bulunmuş, bilim insanları himaye edilerek bilimsel çalışmalara teşvik edilmiştir.
Önemli Osmanlı Bilim İnsanları
Dâvûd-i Kayserî (1260-1350) Osmanlı’nın ilk medresesi olan İznik Medresesi’nin baş müderrisidir. Aklî ve naklî ilimler alanında çalışmalar yapmıştır.
Kadızâde-i Rûmî (1337-1421) Matematik ve astronomi alanlarında önemli çalışmalar yapmış, Horasan ve Türkistan’da eğitim almıştır.
Sabuncuoğlu Şerafeddin (1386-1470) Deneysel tıbbın öncüsüdür. Mücerrebnâme adlı kitabında ilaç deneylerini paylaşmış, Cerrahnâme adlı eserinde ameliyat tekniklerini resimlerle anlatmıştır.
Altuncuzâde Fatih Sultan Mehmet döneminin önemli hekimlerindendir. İdrar yolları rahatsızlıklarının tedavisinde yeni yöntemler geliştirmiştir.
Akşemseddin (1390-1459) Mikrop teorisini ortaya atmış, ilk kanser araştırmalarını yapmıştır. Risâletü’n-Nûriyye ve Mâddetü’l Hayât adlı eserleri vardır.
Pîrî Reis (1475-1555) 1511 yılında ilk dünya haritasını çizmiş, 1521’de Kitab-ı Bahriye adlı coğrafya eserini yazmıştır.
Takiyüddin (1526-1585) Osmanlı’nın en büyük astronomlarından biridir. Osmanlı’nın ilk rasathanesini III. Murat döneminde kurmuş, gökbilim ve matematik alanlarında otuzdan fazla eser kaleme almıştır.
Katip Çelebi (1609-1657) Keşfü’z Zunûn adlı eseri, bibliyografya alanında önemli bir kaynaktır. Cihannüma adlı eseri coğrafya alanında büyük katkılar sağlamıştır.
Hezarfen Ahmet Çelebi (1609-1640) Galata Kulesi’nden Üsküdar’a uçmayı başaran bilim insanıdır.
Lagari Hasan Çelebi İlk roket uçuşunu gerçekleştiren Osmanlı bilim insanıdır.
Osmanlı Devleti’nde ve Avrupa’da Öne Çıkan Bilim İnsanları
Ali Kuşçu (?-1474) Türk astronom ve matematikçisidir. İstanbul’da rasat kuyusu ve güneş saati yapmış, önemli öğrenciler yetiştirmiştir.
Tycho Brahe (1546-1601) Avrupa’nın en gelişmiş gözlemevi olan Uraniborg’u kurmuş, yıldızlar ve gezegenlerin konumlarını belirlemiştir.
Johannes Kepler (1571-1630) Gezegen yörüngelerinin elips şeklinde olduğunu keşfetmiş, “Dünyanın Uyumu” adlı beş ciltlik eserini yayımlamıştır.
Bu bilim insanları, Osmanlı ve Avrupa’da bilimsel gelişmelere öncülük etmiş ve çeşitli alanlarda önemli katkılar sağlamışlardır.
TANZİMAT SONRASI OSMANLI EĞİTİM SİSTEMİ
Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan Tanzimat Fermanı’na kadar eğitim sisteminin temelini medreseler oluşturuyordu. İlk dönemlerde bilim, felsefe, matematik gibi birçok alanda önemli eğitimler veren medreseler, zamanla ezberci bir yapıya bürünerek bilimsel gelişmelerin gerisinde kalmıştır. Bu durum Osmanlı eğitim sisteminin modernleşmesi ihtiyacını doğurmuş ve Tanzimat Fermanı ile eğitim alanında köklü reformlar gerçekleştirilmiştir.
1869 Maarif-i Umumiye Nizamnâmesi ile Osmanlı eğitim sisteminde önemli düzenlemeler yapılmış ve eğitim kurumları üç ana kısma ayrılmıştır:
- İlköğretim (Mekteb-i İptidaî ve Mekteb-i Rüştiye)
- Ortaöğretim (Mekteb-i İdadîye ve Mekteb-i Sultaniye)
- Yükseköğretim (Dârülfünun)
İlköğretim Kurumları
İptidaî Mektepler: 1862 yılında 360 sıbyan mektebinin 36 tanesi ibtidai mektebe dönüştürülerek, modern eğitim anlayışı doğrultusunda yeni usulde eğitim vermeye başlamıştır.
Rüştiyeler: Bugünkü ortaokul seviyesinde eğitim veren bu okullar, II. Mahmut tarafından 1839 yılında açılmıştır. Başlangıçta yalnızca Müslüman öğrencileri kabul eden rüştiyeler, 1867’den itibaren gayrimüslim çocuklara da kapılarını açmıştır.
Ortaöğretim Kurumları
İdadîler: Bugünkü liselere karşılık gelen idadîler, dört yıllık rüştiyelerin üzerine üç yıl eğitim vermek üzere kurulmuştur. Osmanlı Devleti’ndeki tüm vatandaşların bu okullarda eğitim alması planlanmıştır.
Sultanîler: Fransız eğitim sisteminden esinlenerek kurulan ve eğitim süresi altı yıl olan bu okullar, Müslüman ve gayrimüslim öğrencilerin birlikte öğrenim görebilmeleri amacıyla açılmıştır. Bunlardan en bilineni Galatasaray Sultanîsi’dir.
Yükseköğretim Kurumları
Dârülfünun: Osmanlı’da yükseköğretimi modernleştirmek amacıyla 1846 yılında eğitim alanında reformlar yapmak üzere kurulan Meclis-i Maarif-i Umumiye tarafından planlanmıştır. İstanbul’da açılan Dârülfünun, Osmanlı Devleti’ne nitelikli memurlar yetiştirmek amacıyla faaliyet göstermiş ve 1933 yılına kadar varlığını sürdürerek İstanbul Üniversitesi’ne dönüşmüştür.
Özel Meslek Okulları
Dârülmuallimât (Kız Öğretmen Okulu): 1848 yılında açılan Darü’l Muallimin’den (Erkek Öğretmen Okulu) sonra, 1870 yılında kız öğretmen yetiştirmek amacıyla Darülmuallimât kurulmuştur. Cumhuriyet döneminde de etkisini sürdürerek eğitim alanındaki kadın istihdamını artırmıştır.
Mekteb-i Hukuk: Osmanlı'da modern hukuk eğitimi için 1880 yılında Mekteb-i Hukuk-u Şahane adıyla kurulmuş ve Osmanlı Devleti’nin hukuk alanında modernleşmesine katkı sağlamıştır.
Sanayi-i Nefise Mektebi: 1882 yılında II. Abdülhamit tarafından Osman Hamdi Bey’in öncülüğünde açılan bu okul, Osmanlı’nın ilk güzel sanatlar akademisi olma özelliğini taşımaktadır. 1928 yılında Güzel Sanatlar Akademisi adını alarak varlığını sürdürmüştür.
II. ABDÜLHAMİT DÖNEMİ’NDE EĞİTİM REFORMLARI
II. Abdülhamit, Osmanlı eğitim sistemine büyük yatırımlar yaparak modernleşme sürecini hızlandırmıştır. Bu dönemde Maarif-i Umumiye Nezareti bünyesinde her eğitim kademesi için genel müdürlükler ve müfettişlikler oluşturulmuş, her vilayette maarif müdürlükleri ve maarif meclisleri kurulmuştur.
Önemli Eğitim Reformları:
- İlköğretim anayasal olarak zorunlu hâle getirilmiştir.
- Köy ve kasabalarda rüştiye ve idadîlerin sayısı artırılmıştır.
- Modern eğitim kurumları açılmıştır:
- Mülkiye Mektebi (Kamu yönetimi eğitimi)
- Hukuk Mektebi (Hukuk eğitimi)
- Sanayi-i Nefise Mektebi (Güzel sanatlar eğitimi)
- Gülhane Tababet Tatbikatı Mektebi (Tıp eğitimi)
Bu reformlarla Osmanlı Devleti, eğitim sistemini modernleştirme yolunda önemli adımlar atmış ve Batı ile rekabet edebilecek kurumlar oluşturmuştur. Ancak bu reformlar Cumhuriyet Dönemi’ne kadar istenilen seviyeye ulaşamamış, eğitim alanındaki köklü değişimler Cumhuriyet’in ilanından sonra hız kazanmıştır.
CUMHURİYET DÖNEMİNDE EĞİTİM ALANINDA GERÇEKLEŞTİRİLEN REFORMLAR
1. Maarif Kongresi (1921)
Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı devam ederken 15 Temmuz 1921’de Ankara’da Maarif Kongresi’ni toplamış ve burada Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek bir eğitim sisteminin oluşturulmasının gerekliliğini vurgulamıştır. Bu kongrede, eğitimin millî ve çağdaş bir yapıya kavuşturulması yönünde kararlar alınmıştır.
2. Tevhid-i Tedrisat Kanunu (1924)
Eğitim sisteminde köklü değişiklikler yapılmasını sağlayan bu yasa ile tüm eğitim kurumları Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlanmış, dinî ve geleneksel eğitim veren medreseler kapatılarak laik ve modern eğitim anlayışına geçiş sağlanmıştır.
3. 1924 Anayasası ve İlköğretimin Zorunlu Hâle Getirilmesi
1924 Anayasası’nda ilköğretim herkes için zorunlu ve parasız olarak belirlenmiş, okullaşma oranının artırılması için çalışmalar başlatılmıştır. Bu karar, eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak adına önemli bir adım olmuştur.
4. Harf Devrimi (1928)
Türk halkının okuma yazma oranını artırmak amacıyla Arap alfabesi yerine Latin harfleri kabul edilmiştir. 1 Kasım 1928’de kabul edilen bu reform ile daha kolay öğrenilebilir bir yazı sistemi oluşturulmuş, okuma-yazma seferberliği başlatılmıştır.
5. Millet Mektepleri (1928)
Harf devrimi sonrasında halkın kısa sürede okuma yazma öğrenmesi için Millet Mektepleri kurulmuş, buralarda 16-45 yaş arasındaki bireylere okuma yazma öğretilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk de bu kurumlarda bizzat ders vermiştir.
6. Üniversite Reformu (1933)
- İstanbul Üniversitesi, 1933 reformuyla yeniden yapılandırılmış ve çağdaş eğitim anlayışıyla hizmet vermeye başlamıştır.
- Yüksek Ziraat Enstitüsü ve Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi gibi akademik kurumlar açılmıştır.
- Nazi Almanyası’ndan kaçan bilim insanları Türkiye’ye davet edilerek akademik kadro güçlendirilmiş ve bilimsel araştırmalar teşvik edilmiştir.
7. Teknik ve Mesleki Eğitim Kurumları
Ekonomik kalkınmayı desteklemek için sanayi ve tarım alanında uzman bireyler yetiştirmek amacıyla teknik ve meslekî eğitim kurumları açılmıştır. Bu kapsamda;
- Köy Enstitüleri (1940)
- Sanat Enstitüleri
- Teknik Okullar
- Öğretmen Okulları kurulmuştur.
CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE BİLİMSEL GELİŞMELER
Cumhuriyet Dönemi’nde bilimsel gelişmelere büyük önem verilmiş, akademik çalışmalar desteklenmiş ve bilim insanlarının yetiştirilmesine yönelik adımlar atılmıştır.
1. Fatin Gökmen (1877-1955) ve Astronomi Çalışmaları
Kandilli Rasathanesi’nin kurucusu ve ilk müdürü olarak Türkiye’de astronomi biliminin gelişmesine katkıda bulunmuştur.
Ramazan aylarının başlangıcını belirleme çalışmaları ile dikkat çekmiştir.
2. Cahit Arf (1910-1997) ve Matematik Çalışmaları
Cebirsel denklemler üzerine yaptığı çalışmalarla tanınmıştır.
Arf Teoremi ve Arf İnvaryantı gibi matematiksel kavramları geliştirmiştir.
Türkiye’de modern matematiğin temelini atmıştır.
3. Behram Kurşunoğlu (1922-2003) ve Nükleer Fizik Çalışmaları
Nükleer fizik ve atom fiziği üzerine uluslararası çapta çalışmalar yapmıştır.
Kuantum mekaniği üzerine önemli makaleler yazmıştır.
4. Orhan Asım Barut (1926-1994) ve Parçacık Fiziği Çalışmaları
Yüksek enerji fiziği ve parçacık fiziği alanlarında araştırmalar yapmıştır.
Maddenin temel yapı taşları üzerindeki çalışmalarıyla bilinir.
5. Hulusi Behçet (1889-1948) ve Tıp Alanındaki Çalışmalar
Deri hastalıkları üzerine yaptığı çalışmalarla adını duyurmuştur.
1937 yılında, kendi adıyla anılan Behçet Hastalığı’nı keşfetmiştir.
6. Halil İnalcık (1916-2016) ve Tarih Bilimi
Osmanlı tarihi üzerine yaptığı çalışmalar ile dünya çapında tanınan bir tarihçi olmuştur.
25’ten fazla kitap ve 300’den fazla makale kaleme almıştır.
CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE EĞİTİM VE BİLİMİN SONUÇLARI
Eğitimde laik ve çağdaş bir sistem benimsenmiş, eğitim devletin denetimine alınmıştır.
Okuryazar oranı büyük ölçüde artırılmış, bilimsel ve akademik çalışmalar desteklenmiştir.
Bilim insanlarının yetiştirilmesine ve akademik özgürlüğün gelişmesine önem verilmiştir.
Türkiye’de sanayi ve teknoloji alanında ilerlemeler sağlanmıştır.
Cumhuriyet’in ilanından itibaren gerçekleştirilen reformlar ve bilimsel çalışmalar, Türkiye’nin eğitim ve bilim alanında büyük bir dönüşüm yaşamasını sağlamış, modern Türkiye’nin temelleri bu reformlar ile atılmıştır.
👉👉 Kültür ve Medeniyet Tarihi, 11. Sınıf Seçmeli Tarih, 5.Ünite Ders Notu: PDF İNDİR
Sizin Görüşünüz Bizim İçin Değerli!