11 SEÇMELİ TARİH 4.ÜNİTE: TÜRKLERDE EKONOMİ

Admin
By -
0


İLK TÜRK DEVLETLERİNDE EKONOMİ

Orta Asya'nın sert karasal iklimi, ilk Türk devletlerinin ekonomik yapısını şekillendirmiş ve bu coğrafyada hayvancılık temel geçim kaynağı olmuştur. Bozkır hayatının bir sonucu olarak, Türkler konargöçer bir yaşam tarzı benimsemiş, bu durum da hayvancılığın yanı sıra ticaret ve madenciliği önemli hale getirmiştir.

Hayvancılık

Türkler, Orta Asya'nın genellikle verimsiz tarım toprakları nedeniyle hayvancılığa önem vermiş, koyun, at, sığır ve deve yetiştirerek geçimlerini sağlamışlardır. At, Türklerin hem savaşta hem de ulaşımda kullandığı stratejik bir hayvan olmuştur. Bunun yanı sıra, hayvanlardan elde edilen süt, et, deri ve yün gibi ürünler giyimden gıdaya kadar pek çok alanda kullanılmıştır.

Tarım

Uygurlar ile birlikte yerleşik hayata geçen Türkler, tarım faaliyetlerine ağırlık vermiş, sulama sistemleri geliştirerek bu alandaki verimi artırmışlardır. Buğday, arpa, darı gibi tahıllar yetiştirilmiş, tarım ürünleri ticarette de önemli bir yer tutmuştur.

Ticaret ve Para Kullanımı

Türkler ticarette genellikle takas yöntemini kullanmış, ancak Hunlardan itibaren madeni para da kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle Türgişler, kendilerine özgü paralar basmış, Göktürkler ise madeni paraya "Yarmak" adını vermiştir.

Ticarette önemli ticaret yollarından biri olan İpek Yolu Türklerin denetimine girmiş, böylece Asya ve Avrupa arasında ticaretin canlanmasına katkı sağlanmıştır. Bunun yanı sıra Kürk Yolu da bölgede önemli bir ticaret hattı olarak işlev görmüş, tilki, samur, sincap gibi hayvanların kürkleri bu yol üzerinden taşınmıştır.

Madencilik ve Demircilik

Asya Hunları, Göktürkler ve Uygurlar dönemlerinde madencilik ve demircilik çok gelişmiş, bu sayede silah ve savunma aracı üretimi çok ileri bir düzeye ulaşmıştır. Kılıç, kalkan, zırh gibi ürünlerin yanı sıra tarım aletleri de madenciliğin gelişmesiyle üretilebilmiştir.

Vergilendirme ve Maliye

İlk Türk devletlerinde ekonomik işler "Tudun" adı verilen devlet görevlileri tarafından yürütülmüş, vergi toplama işlemleri de bu memurlar aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Türklerde vergi genellikle hayvan ve tarım ürünleri üzerinden alınmaktaydı.

Sonuç

İlk Türk devletlerinde ekonomi büyük ölçüde hayvancılığa dayansa da, ticaret, tarım ve madencilik de önemli gelir kaynakları arasında yer almıştır. İpek Yolu ve Kürk Yolu'nun kontrol edilmesi ticari hareketliliği artırmış, madencilik faaliyetleri savunma ve güvenlik alanında önemli gelişmelerin önünü açmıştır. Türklerin ticaret ve ekonomi anlayışı zaman içinde daha da gelişerek büyük medeniyetlerin kurulmasına zemin hazırlamıştır.



İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİNDE EKONOMİ

Türklerin İslamiyet’i kabul etmesiyle birlikte, ekonomik yapıları da büyük ölçüde değişime uğramış ve İslamî ekonomik sistemin unsurları benimsenmiştir. İlk Türk İslam devletlerinde ekonomi, tarım, hayvancılık, ticaret, sanayi ve esnaf teşkilatlanması gibi temel unsurlar üzerine kurulmuştu.


1. EKONOMİNİN TEMEL UNSURLARI

A) Tarım ve Hayvancılık

Türk İslam devletlerinin en önemli ekonomik kaynağı tarım ve hayvancılıktı. Tarım, devletin gelirlerinin büyük bir kısmını oluşturuyordu. Başlıca yetiştirilen tarım ürünleri şunlardı:

  • Buğday, arpa, yulaf gibi tahıllar

  • Meyve ve sebze üretimi

  • Pamuk, keten gibi dokumacılığa yönelik bitkiler

Hayvancılık da tarımla iç içe geçmiş bir sektördü ve özellikle göçebe ve yarı-göçebe Türk toplulukları için büyük bir önem taşıyordu. Sığır, koyun ve at yetiştiriciliği yaygındı. Özellikle at yetiştiriciliği, askeri ve ekonomik anlamda devletlere büyük avantaj sağlıyordu.

B) Sanayi ve El Sanatları

Türk İslam devletleri, gelişmiş bir sanayi ve el sanatları sistemine sahipti. Şehirlerde ve köylerde birçok farklı üretim kolu bulunmaktaydı:

  • Dokumacılık: Yün, pamuk ve ipekten kıyafet üretimi

  • Madencilik: Demir, bakır ve gümüş işçiliği

  • Seramik ve Çini Üretimi: Özellikle Karahanlılar ve Gazneliler döneminde gelişmiştir.

  • Kâğıt Üretimi: Buhara, Semerkand gibi önemli merkezlerde kâğıt imalatı yapılmıştır.

C) Ticaret ve Kervansaraylar

Ticaret, Türk İslam devletlerinin en büyük gelir kaynaklarından biri olmuştur. Özellikle İpek Yolu üzerinde kurulan Türk devletleri, bu yoldan büyük gelir elde etmişlerdir. Devletler, tüccarlara özel haklar ve koruma sağlayarak ticareti teşvik etmişlerdir.

Selçuklu ve Karahanlılar döneminde Kervansaraylar inşa edilerek tüccarların güvenli bir şekilde seyahat etmesi sağlanmıştır. Bu yapılar, tüccarlara konaklama, güvenlik ve ticari mal değişimi gibi hizmetler sunmuştur. Selçuklular döneminde ribatlar da kervansarayların bir türü olarak inşa edilmiştir.

2. VERGİ SİSTEMİ VE DEVLET GELİRLERİ

Türk İslam devletlerinde ekonomik yapıyı güçlendiren en önemli unsurlardan biri vergi sistemiydi. Devlet, farklı gelir kaynaklarından çeşitli vergiler toplamaktaydı:

  • Öşür (Aşar): Müslümanlardan alınan tarım vergisidir.

  • Haraç: Gayrimüslim halktan alınan tarım vergisidir.

  • Cizye: Gayrimüslimlerden alınan baş vergisidir.

  • Zekât: Müslümanların dini bir vecibe olarak ödediği vergi.

Vergiler, devletin ekonomik gücünü artırmasının yanı sıra, askeri ve idari yapıların finansmanında da kullanılmıştır.


3. İKTA SİSTEMİ VE EKONOMİK YAPIYA KATKISI

İkta sistemi, Büyük Selçuklular döneminde en gelişmiş hâlini almıştır. Bu sistemin temel özellikleri şunlardır:

  • Devletin tarımsal üretimi artırmasını sağlamıştır.

  • İkta sahipleri, tarım yapılan toprakları köylülere kiralamış ve vergileri toplamıştır.

  • Vergi gelirleriyle asker yetiştirilmiş, bu sayede devletin askerî gücü artmıştır.

  • Osmanlı Devleti’ndeki tımar sistemi, bu sistemin devamı niteliğindedir.

İkta sistemi, ekonomik kalkınmanın yanı sıra merkezi otoritenin güçlenmesine de katkıda bulunmuştur. Büyük toprak sahiplerinin oluşmasını önlemiş ve devletin gelir kaynaklarını doğrudan kontrol etmesine olanak tanımıştır.


4. AHİLİK TEŞKİLATI VE ESNAF ÖRGÜTLENMESİ

Ahilik, Türk İslam devletlerinde ekonomiyi düzenleyen en önemli sosyal ve ekonomik kurumlardan biri olmuştur. 13. yüzyılda Anadolu’da kurulan bu teşkilat, esnafları bir çatı altında toplayarak üretimin kalitesini artırmış ve meslek standartlarını belirlemiştir.

Ahilik Teşkilatının Başlıca Özellikleri:

  • Mesleki eğitim sistemi: Çıraklık, kalfalık ve ustalık aşamaları

  • Kalite kontrolü: Ürünlerin standartlara uygun olmasını sağlamak

  • Dayanışma ve sosyal yardımlaşma: Esnaf arasındaki birlik ve beraberliği sağlamak

  • Fiyat belirleme: Ürün fiyatlarının belirli bir denetim altında tutulmasını sağlamak

Ahilik teşkilatı, günümüzdeki esnaf odaları ve ticaret birliklerinin temelini oluşturmuştur. Osmanlı döneminde lonca teşkilatı olarak devam etmiştir.


5. TÜRK İSLAM DEVLETLERİNİN TİCARİ POLİTİKALARI

Türk İslam devletleri, ticareti teşvik etmek için çeşitli politikalar uygulamıştır. Bu politikaların başında vergi muafiyetleri, tüccarlara sağlanan güvenlik ve ticaret yollarının korunması gelmektedir. Devletler, ayrıca Venedik ve Cenevizliler gibi denizci devletlerle ticari anlaşmalar yaparak dış ticareti geliştirmiştir.


6. SONUÇ

İlk Türk İslam devletlerinde ekonomi; tarım, ticaret ve esnaf teşkilatlanması gibi unsurların birleşimiyle şekillenmiştir. İkta sistemi, Ahilik teşkilatı ve ticaret yollarının korunması gibi uygulamalar, ekonomik kalkınmayı desteklemiş ve devletlerin uzun ömürlü olmasına katkıda bulunmuştur. Özellikle Selçuklular ve Osmanlılar döneminde bu ekonomik yapı daha da gelişmiş ve sonraki medeniyetlere örnek olmuştur.

Türk İslam devletlerinde ekonomik sistem, güçlü vergi düzenlemeleri, sağlam ticaret politikaları ve üretimi destekleyen teşkilatlanmalar sayesinde büyük bir gelişim göstermiştir. Bu yapı, Osmanlı İmparatorluğu başta olmak üzere birçok Türk devletinin ekonomik sistemine temel teşkil etmiştir.



OSMANLI EKONOMİ ANLAYIŞI

1. Osmanlı Ekonomisinin Temel Dinamikleri

Osmanlı Devleti'nin ekonomik yapısı, devletin yönetim anlayışıyla sıkı sıkıya bağlıydı. Ekonomi, halkın refahını gözeten ve devletin sürekliliğini sağlamayı amaçlayan bir sistem üzerine inşa edilmiştir. Devletin ekonomik politikalarının temelinde iaşeci, geleneksel ve fiskalist ilkeler bulunuyordu.

a) İaşecilik İlkesi

İaşecilik, Osmanlı ekonomisinin temel taşlarından biri olup halkın temel ihtiyaçlarını uygun fiyatlarla karşılamayı hedeflemiştir. Bu doğrultuda:

  • Üretimin yetersiz olduğu durumlarda devlet müdahale eder, fiyat artışlarını engellerdi.

  • Tüccarlar, mal kıtlığı yaratacak şekilde stokçuluk yapamazdı.

  • Pazar denetimleri sıkı tutulur, fiyatlar belirli limitler içinde sabitlenirdi.

b) Gelenekçilik İlkesi

Osmanlı ekonomisi büyük oranda tarım ve el işçiliğine dayalı olduğundan üretim teknikleri ve yöntemleri uzun süre boyunca değişmeden devam etmiştir. Bu ilke gereğince:

  • Ekonomik yapı köklü değişimlerden kaçınılmış ve sosyal denge korunmuştur.

  • Esnaf teşkilatları olan Loncalar üretimi düzenlemiş ve meslek ahlakını korumuştur.

  • Yeni üretim modellerine ve yabancı ticaret sistemlerine mesafeli yaklaşılmıştır.

c) Fiskalizm İlkesi

Osmanlı Devleti’nin ekonomik anlayışında vergi gelirleri büyük bir yer tutmuştur. Devletin mali yapısını güçlendirmek adına:

  • Vergiler halkın gelirine uygun şekilde belirlenmiştir.

  • Tımar sistemi uygulanarak tarımsal üretim teşvik edilmiştir.

  • Osmanlı hazinesi, büyük oranda fetihlerden elde edilen ganimetlere ve vergi gelirlerine dayalı bir şekilde yönetilmiştir.

2. Osmanlı Ekonomisinde Üretim ve Ticareti Etkileyen Faktörler

Osmanlı Devleti, üç kıtaya yayılan geniş topraklarıyla farklı ekonomik bölgeleri kapsayan bir imparatorluktu. Bu bağlamda tarım, sanayi ve ticaret temel ekonomik unsurlar arasında yer alıyordu.

a) Tarımsal Üretim ve Tımar Sistemi

Osmanlı ekonomisinin bel kemiği tarımdı. Tımar sistemi sayesinde toprakların etkin kullanımı sağlanarak:

  • Üretimin devamlılığı korunmuştur.

  • Çiftçilere belirli topraklar tahsis edilerek tarımsal faaliyetler teşvik edilmiştir.

  • Üretimde devamlılığı sağlamak adına tarım vergileri belirli bir düzende toplanmıştır.

b) Esnaf ve Lonca Teşkilatı

Osmanlı ekonomisinin önemli bir diğer ayağı el sanatları ve küçük sanayi üretimi idi. Loncalar:

  • Üretim kalitesini ve fiyatları kontrol ederek ekonomik istikrarı sağlamıştır.

  • Esnaf ve zanaatkarların haklarını korumuş, meslek içi eğitimler verilmiştir.

  • Devlet, loncaları destekleyerek üretimin sürekliliğini sağlamıştır.

c) İç ve Dış Ticaret

Osmanlı Devleti, coğrafi konumu sayesinde önemli ticaret yolları üzerinde bulunuyordu. Bu nedenle:

  • İpek Yolu ve Baharat Yolu gibi ticaret yolları Osmanlı’nın kontrolündeydi.

  • Ticaret kervanları ve liman şehirleri aracılığıyla geniş bir pazar ağı oluşturulmuştu.

  • Gümrük vergileri ve yabancı tüccarlara verilen kapitülasyonlar, devlet gelirleri açısından önemliydi.

3. Osmanlı Ekonomisinin Zayıflaması ve Çözülme Süreci

Osmanlı Devleti, 16. yüzyıldan itibaren ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya kalmıştır. Bu süreçte ekonomik yapıyı sarsan bazı temel gelişmeler yaşanmıştır.

a) Coğrafi Keşifler ve Ticaret Yollarının Değişmesi

  1. ve 16. yüzyıllarda Avrupa'daki Coğrafi Keşifler sonucunda:

  • Osmanlı’nın kontrolündeki ticaret yolları önemini kaybetti.

  • Avrupa, yeni ticaret yolları bularak Osmanlı ekonomisini olumsuz etkiledi.

  • Akdeniz limanları eski ticari canlılığını kaybetti.

b) Enflasyon ve Paranın Değer Kaybı

Amerika kıtasından Avrupa’ya bol miktarda gümüş ve altın taşınması Osmanlı ekonomisini etkiledi. Bu süreçte:

  • Osmanlı'da enflasyon yükseldi ve fiyatlar arttı.

  • Akçenin değeri düştü, halkın alım gücü azaldı.

  • Devlet, maliyesini dengelemek için yeni vergiler koydu, bu da halkın ekonomik sıkıntılarını artırdı.

c) Tımar Sisteminin Bozulması ve Vergi Yükünün Artması

  1. yüzyıldan itibaren Osmanlı ekonomisinde köklü bozulmalar yaşandı. Bunlar arasında:

  • Tımar sisteminin işlevini yitirmesi nedeniyle tarımsal üretimde düşüş yaşandı.

  • Devlet, tarımdan elde edilen gelirleri kaybedince halk üzerindeki vergi yükünü artırdı.

  • Vergi sistemindeki adaletsizlikler halkın huzursuzluğunu artırdı ve isyanlara zemin hazırladı.

  • Öşür (Ürün vergisi – tarım üretiminin yaklaşık %10’u)
  • Cizye (Gayrimüslimlerden alınan baş vergisi)
  • Avarız (Olağanüstü durumlarda alınan geçici vergi)
  • İltizam (Vergi toplama yetkisinin mültezimlere satılması)
  • Bac (Pazar ve çarşı vergisi)

  • 📌 Osmanlı Devleti’nde Vergi Sistemi

    1️⃣ Şer‘î Vergiler (İslam Hukukuna Dayalı Vergiler)

    Bunlar İslam hukukundan kaynaklanan vergiler olup Müslüman ve gayrimüslim halktan farklı oranlarda alınırdı:

    • Öşür → Müslümanlardan alınan toprak ürünleri vergisidir. Ürünlerin genellikle onda biri (%10) alınırdı.
    • Haraç → Gayrimüslimlerden alınan toprak vergisidir. Öşre göre daha yüksek oranda alınırdı.
    • Cizye → Müslüman olmayan erkeklerden alınan baş vergisidir. Karşılığında askerlik yapmazlar ve devlet korumasında olurlardı.

    2️⃣ Örfî Vergiler (Devletin Kendi Koyduğu Vergiler)

    Devletin ekonomik ve askeri ihtiyaçlarına göre koyduğu vergilerdir. Bazıları şunlardır:

    • Ağnam Vergisi → Küçükbaş hayvan sahiplerinden alınan vergidir.
    • Bac → Pazar yerlerinde yapılan ticaretlerden alınan vergidir.
    • İhtisab Vergisi → Şehirlerde esnaftan alınan vergidir.
    • İspenç → Gayrimüslim köylülerden alınan tarım vergisidir.
    • Avarız Vergisi → Olağanüstü durumlarda (savaş, kıtlık, afet) alınan geçici vergidir.
    • Çiftbozan Vergisi → Tarlasını ekmeyen veya terk eden köylüden alınan ceza vergisidir.
    • Derbent Vergisi → Köprü ve yol güvenliğinin sağlanması için alınan vergidir.

    d) Avrupa ile Rekabet ve Sanayileşmeye Uyum Sağlayamama

    Sanayi Devrimi ile birlikte Avrupa’da hızlı üretim teknikleri gelişirken, Osmanlı bu değişime ayak uydurmakta zorlandı:

    • Avrupa’dan gelen ucuz sanayi malları Osmanlı’daki yerli üretimi sekteye uğrattı.

    • Osmanlı, ekonomik bağımsızlığını kaybederek dış borçlanmaya yöneldi.

    • Devletin gelirleri azaldıkça askeri ve idari harcamalar karşılanamaz hale geldi.

    Sonuç

    Osmanlı ekonomisi, uzun yıllar boyunca halkın refahını gözeten dengeli bir yapıya sahip olmuş, ancak 16. yüzyıldan itibaren küresel gelişmelere ayak uyduramadığı için zayıflamaya başlamıştır. Coğrafi Keşifler, sanayileşme ve ticaret yollarının değişmesi gibi etkenler Osmanlı ekonomisini derinden etkilemiş, nihayetinde 19. yüzyılda ekonomik bağımlılığın artmasına neden olmuştur. Osmanlı’dan miras kalan ekonomik yapı, modern Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomi politikalarının şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır.



    Cumhuriyet Döneminde Ekonomi

    Cumhuriyet’in İlk Yıllarında Ekonomik Anlayış

    Osmanlı Devleti, Trablusgarp Savaşı (1911-1912), Balkan Savaşları (1912-1913) ve I. Dünya Savaşı (1914-1918) gibi yıpratıcı süreçlerden geçerek ekonomik açıdan büyük çöküş yaşamıştır. Bu dönemde Osmanlı ekonomisi dış borçlara bağımlı, kapitülasyonlarla sarsılmış ve tarım ağırlıklı bir yapıdadır.

    Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte ekonomik kalkınmaya yönelik radikal adımlar atılmıştır. Mustafa Kemal Atatürk, ekonomik bağımsızlığın tam bağımsızlık ilkesinin ayrılmaz bir parçası olduğunun bilincindeydi. Bu nedenle 17 Şubat 1923 tarihinde İzmir İktisat Kongresi toplanarak yeni ekonomik politikalar belirlenmiştir.

    İzmir İktisat Kongresi (17 Şubat - 4 Mart 1923)

    İzmir İktisat Kongresi'nde şu temel kararlar alınmıştır:

    • Yerel üretimin teşvik edilmesi ve sanayileşmenin desteklenmesi,

    • Özel girişimciliğin özellikle desteklenmesi,

    • Yabancı sermayeye belirli şartlar dahilinde izin verilmesi,

    • Ticaretin geliştirilmesi ve çalışma özgürlüğünün sağlanması,

    • Köylüler, işçiler, tüccarlar ve sanayicilerin ekonomik kalkınmaya katkıda bulunması.

    Bu kongre, Cumhuriyet ekonomisinin temel taşlarını belirleyen ilk ciddi adım olmuştur.

    Ayrıca Lozan Antlaşması (24 Temmuz 1923) ile kapitülasyonlar kaldırılmış ve 1 Temmuz 1926'da çıkarılan Kabotaj Kanunu ile Türkiye karasularında ticaret hakkı tamamen Türklere verilmiştir.

    Cumhuriyet'in İlk Dönemlerinde Ekonomik Politikalar

    Cumhuriyet dönemi ekonomi politikaları iki evrede incelenebilir:

    1. (1923-1929) Liberal Ekonomi Dönemi

    2. (1929 Sonrası) Devletçi Ekonomi Dönemi

    I. 1923-1929: Liberal Ekonomi Dönemi

    Bu dönemde serbest piyasa ekonomisi benimsendi ve özel teşebbüsü destekleyici politikalar uygulandı. Devletin ekonomide doğrudan bir aktör olması yerine, ekonomik kalkınmayı özel girişimcilerin üretimi ve yatırımları ile desteklemek hedeflendi.

    Bu kapsamda:

    • 1924’te İş Bankası kurularak finans sektörü desteklenmiştir.

    • 1925’te Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası kurulmuştur.

    • 1927’de Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarılmış ve sanayicilere vergi muafiyeti, ucuz kredi ve hammadde tedariki gibi teşvikler sağlanmıştır.

    Ancak bu politikalar istenilen sonucu verememiştir.

    II. 1929 Sonrası: Devletçi Ekonomi Dönemi

    1929 Buhranı, dünya ekonomisinde büyük bir kriz yaratmış ve serbest piyasa ekonomisinin yetersizlikleri ortaya çıkmıştır. Bu durum Türkiye'yi de etkilemiş ve devletçi politikalar benimsenmiştir.

    • 1929: “Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu” çıkarıldı.

    • 1930: Merkez Bankası kurularak para politikaları devlet kontrolüne alındı.

    • 1933: I. Beş Yıllık Sanayi Planı hazırlanarak sanayileşme süreci hızlandırıldı.

    Sanayileşme ve Ekonomik Planlar

    1930'larda devletçi ekonomi modeli benimsenerek sanayiye büyük önem verildi:

    Birinci Beş Yıllık Sanayi Kalkınma Planı (1934-1939)

    Bu planın temel hedefleri:

    • Tekstil, madencilik ve kimya sanayisinin geliştirilmesi,

    • Demir-çelik sanayisinin kurulması,

    • Küçük sanayinin desteklenmesi.

    Bu plan kapsamında Sümerspor, Etibank, MKE gibi önemli sanayi kuruluşları hayata geçirilmiştir. Ayrıca Karabük Demir-Çelik Fabrikası gibi tesisler kurulmuştur.

    1939'da planın başarıyla tamamlanmasının ardından, İkinci Beş Yıllık Sanayi Planı (1939-1944) hazırlanmıştır ancak II. Dünya Savaşı nedeniyle tam anlamıyla uygulanamamıştır.

    Sonuç ve Değerlendirme

    Cumhuriyet'in ilk yıllarında ekonomi politikaları önce liberal, sonrasında devletçi yaklaşımlar ile yönetilmiştir.

    • 1923-1929 arası serbest piyasa ekonomisi uygulanarak özel sektör desteklenmiş,

    • 1929'dan sonra devlet öncülüğünde sanayileşmeye ağırlık verilmiştir.

    Ekonomik bağımsızlığın temelleri atılmış, sanayileşme hızı artmış ve modern ekonomi politikaları uygulanmaya başlanmıştır. Cumhuriyet'in ekonomik kazanımları, ilerleyen yıllarda daha karmaşık sanayi yapılarının temelini oluşturmuştur.






    11. SINIF SEÇMELİ TARİH ÜNİTE ÖZETLERİ:


    Değişen Dünya Dengeleri Karşısında Osmanlı Siyaseti

    .................

    ETKİNLİKLER

    11. SINIF SEÇMELİ TARİH, 4.ÜNİTE

    "Açık uçlu ve Çoktan Seçmeli Sorular, Kelime Bulmaca ve Kelime Eşleştirme, Bilgi Kartları, Tarihte İlkler ve Enler, Tarihsel Kronoloji,."

    Daha Fazla Oku




    Yorum Gönder

    0Yorumlar

    Sizin Görüşünüz Bizim İçin Değerli!

    Yorum Gönder (0)