11.SINIF TARİH, 2.DÖNEM, 1.SINAV HAZIRLIK SORU VE CEVAPLARI (YENİ)

Admin
By -
0

 

11.SINIF TARİH, 2.DÖNEM, I.SINAV HAZIRLIK SORULARI 

11.3. A. FRANSIZ İHTİLALİ (1789)

Soru 1:

Fransız İhtilali’nin getirdiği siyasi değişimler, Avrupa’daki ve dünya genelindeki yönetim sistemlerini nasıl etkilemiştir? Bu değişimlerin günümüz siyasi yapıları üzerindeki etkilerini değerlendiriniz.


Cevap:

Fransız İhtilali, mutlak monarşilerin sarsılmasına yol açarak demokrasi, anayasal yönetim ve milliyetçilik gibi kavramların yayılmasını sağladı. Avrupa’da anayasal monarşiler ve cumhuriyet yönetimleri güçlenirken, milliyetçilik akımları çok uluslu imparatorlukları zayıflatarak ulus-devletlerin oluşumunu hızlandırdı. 



Soru 2:

Fransız İhtilali’nin toplum yapısı üzerindeki etkileri nelerdir? Eşitlik, sınıf farklılıkları ve bireysel haklar açısından değerlendiriniz.


Cevap:

Fransız İhtilali, sosyal yapıda köklü değişimlere yol açarak Avrupa’da ve dünyada toplum anlayışını değiştirmiştir. İhtilal öncesinde toplum, soylular, din adamları ve köylüler/burjuvalar gibi keskin sınıflara ayrılmışken, ihtilal ile birlikte “eşitlik” ilkesi yaygınlaşmış ve ayrıcalıklı sınıflar ortadan kaldırılmıştır. Ayrıca, İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi ile bireysel hak ve özgürlükler resmen tanınarak halkın yönetime katılımı teşvik edilmiştir.



Soru 3:

Fransız İhtilali'nin ekonomik sonuçları nelerdir? Feodal sistemin kaldırılması ve sanayileşme süreci üzerindeki etkilerini açıklayınız.


Cevap:

Fransız İhtilali, ekonomide köklü değişimlere yol açmıştır. Öncelikle, feodal sistemin kaldırılmasıyla köylüler üzerindeki ağır vergiler ve angarya çalışma yükü sona ermiş, toprak sahibi olma imkânı genişlemiştir. Bu durum, tarımsal üretimin ve ticaretin gelişmesini sağlamıştır. Ayrıca, soyluların ekonomik ayrıcalıkları sona erdiği için burjuvazi daha fazla güç kazanmış ve serbest piyasa ekonomisi yaygınlaşmaya başlamıştır.



Soru 4:

Fransız İhtilali’nin ardından ortaya çıkan milliyetçilik hareketlerinin Avrupa’daki monarşilere karşı nasıl bir etki yarattığını açıklayınız.


Cevap:

Fransız İhtilali’nin ardından ortaya çıkan milliyetçilik hareketleri, Avrupa'daki monarşilere karşı önemli bir tehdit oluşturdu. İhtilalin "özgürlük, eşitlik, kardeşlik" gibi ilkeleri, halkın egemenliğine dayalı devlet anlayışını benimsemesini sağladı. Bu düşünceler, monarşilerin halkın iradesine karşı bir tehdit olarak görülmesine yol açtı ve halkın bağımsızlık taleplerini güçlendirdi. Milliyetçilik, halkı bir ulus olarak birleştirip ulusal egemenlik savunusunu yaygınlaştırarak, monarşilerin gücünü zayıflattı.



Soru 5:

Fransız İhtilali’nin getirdiği eşitlik, özgürlük ve kardeşlik gibi ilkeler, 19. ve 20. yüzyıldaki sosyal hareketleri, devrimleri nasıl etkilemiş ve şekillendirmiştir?


Cevap:

Fransız İhtilalin temel ilkeleri, özellikle halkın hak ve özgürlüklerini savunan hareketlere, sınıf mücadelelerine ve sosyal eşitlik taleplerine zemin hazırlamıştır. Bu ilkeler, kölelik karşıtı hareketlerden kadın hakları mücadelesine, işçi hakları ve sosyalizm gibi ideolojilerin doğuşuna kadar birçok toplumsal hareketi etkilemiştir. Aynı zamanda, bu fikirler, farklı coğrafyalarda halkın diktatörlüklere ve monarşilere karşı başlattığı devrimlerde önemli bir rol oynamış, özgürlük ve adalet arayışı, dünya çapında devrimci değişimlere yol açmıştır.



Soru 6:

Fransız İhtilali’nin etkisiyle Osmanlı Devleti'nde milliyetçilik akımlarının güçlenmesi nasıl bir süreci başlatmış ve bu durum imparatorluğun bütünlüğünü nasıl etkilemiştir?


Cevap:

Fransız İhtilali’nin "özgürlük, eşitlik, kardeşlik" gibi ilkeleri, Osmanlı'daki farklı etnik ve dini grupların kendi ulusal kimliklerini ve bağımsızlık taleplerini savunmalarına ilham kaynağı olmuştur. Özellikle Yunanlar, Sırplar ve Bulgarlar gibi Balkan milletleri, Osmanlı yönetimine karşı isyanlar başlatarak kendi ulusal bağımsızlıklarını elde etmeye çalışmışlardır. Milliyetçilik akımı, Osmanlı Devleti’nde azınlıkların haklarını savunmak ve bağımsızlık elde etmek için bir araç olarak kullanılmış ayrıca, Osmanlı'da merkezi otoritenin zayıflamasına, parçalanmaya ve toprak kayıplarına yol açarak imparatorluğun bütünlüğünü tehdit etmiştir.




11.3. B. GELENEKSEL ÜRETİM TARZINDAN ENDÜSTRİYEL ÜRETİME GEÇİŞ



Soru 1: 

Geleneksel üretim tarzı ile endüstriyel üretim tarzı arasındaki en temel farkları açıklayınız. Hangi faktörler bu geçişi mümkün kılmıştır?


Cevap:

Geleneksel üretim tarzı, el işçiliği ve küçük ölçekli üretimle yapılan, yerel pazarlara yönelik üretimdir. Endüstriyel üretim tarzı ise, fabrikalarda makinelerle yapılan büyük ölçekli ve seri üretime dayanır. Bu geçişi sağlayan faktörler arasında buhar gücü, makinelerin kullanımı, teknolojik yenilikler ve gelişen ulaşım sistemleri yer alır. Ayrıca, iş gücünün kentlere kayması ve sermaye birikimi de bu dönüşümü hızlandırmıştır.



Soru 2: 

Geleneksel üretim tarzının özelliklerini ve bu tarzın toplumların ekonomik yaşamına nasıl etki ettiğini açıklayınız.


Cevap:

Geleneksel üretim tarzı, el işçiliği ve küçük ölçekli üretime dayanır. Üretim genellikle aile işletmeleri veya zanaatkârlar tarafından yapılır ve yerel pazarlara yöneliktir. Bu tarzda üretim yavaş, emek yoğun ve sınırlıdır. Ekonomik olarak, yerel ticaret ön planda olup, toplumlar kendi kendine yeten küçük ekonomiler olarak varlıklarını sürdürür. Bu üretim biçimi, hızlı büyüme ve genişleme sağlamaz



Soru 3: 

Endüstriyel üretim tarzının yayılması, işçi sınıfının sosyal ve ekonomik yapısını nasıl değiştirmiştir?


Cevap:

Fabrikalarda çalışan işçiler, köylerden şehirlere göç etmiş ve uzun çalışma saatleri ile düşük ücretlerle karşı karşıya kalmıştır. Bu durum, işçilerin yaşam koşullarını zorlaştırmış ve sınıf farklarını derinleştirmiştir. Ekonomik olarak, işçiler üretim araçlarına sahip olmadıkları için kapitalist sisteme bağımlı hale gelmişlerdir. Aynı zamanda, işçiler haklarını savunmak için sendikalar kurarak örgütlenmiş ve toplumsal hareketlerin artmasına yol açmıştır.



Soru 4: 

Endüstriyel devrimle birlikte fabrikalarda makinelerin kullanılmaya başlaması, işçilerin çalışma şekillerini ve teknoloji ile ilişkilerini nasıl değiştirdi?


Cevap:

Endüstriyel devrimle birlikte makinelerin fabrikalarda kullanılması, işçilerin çalışma şeklini değiştirdi. İşçiler, makinelerle daha hızlı ve daha fazla üretim yapmaya başladılar. Makineler, işçilerin iş yükünü azalttı ama işler daha monoton ve düzenli hale geldi. Teknoloji ve iş gücü arasındaki ilişki, işçilerin makineleri kullanarak çalışmasına dayandı. Bu da işçilerin daha az beceri gerektiren, daha mekanik işler yapmasına neden oldu.



Soru 5: 

Geleneksel üretim tarzı, köylüler ve zanaatkârlar üzerinde nasıl bir etki yaratmıştır?


Cevap:

Geleneksel üretim tarzı, köylüler ve zanaatkârlar için daha bağımsız bir yaşam sunuyordu. Köylüler, kendi topraklarında tarım yaparak geçimlerini sağlarken, zanaatkârlar küçük atölyelerde el işçiliğiyle ürünler üretiyor ve yerel pazarlarda satıyorlardı. Her iki grup da aile iş gücüne dayanıyor ve büyük ticaret ya da sanayi yoktu. Bu yaşam tarzı, yerel ihtiyaçları karşılamaya yönelikti, ancak sınırlı ve zorluklarla doluydu.





11.3. C. MUTLAKİYETÇİ MONARŞİDEN ANAYASAL MONARŞİYE


Soru 1:
Mutlak monarşi sistemi nedir, Mutlak monarşinin avantajları ve dezavantajları hakkında ne düşünüyorsunuz? Açıklayınız.


Cevap:

Mutlak monarşi, bir ülkede tüm yönetim yetkilerinin tek bir kişide toplandığı sistemdir. Mutlak monarşide Yasama, yürütme ve yargı yetkisi kral veya hükümdar gibi bir kişi tarafından kullanılmıştır. Bu sistemde, kral yada hükümdar tüm kararları tek başına alır ve halkın bu kararlar üzerinde etkisi yoktur. Mutlak monarşinin avantajı, kararların hızlı bir şekilde alınması ve yönetimde istikrar sağlanmasıdır. Ancak, dezavantajı, halkın görüşlerinin dikkate alınmaması ve tek bir kişinin alacağı hatalı kararlar adaletsiz yönetimlere yol açabilir.


Soru  2:
Anayasal monarşi ile mutlak monarşi arasındaki farkları açıklayınız.


Cevap:

Mutlak monarşide, kral ya da hükümdar tüm yönetim yetkilerini elinde bulundurur ve halkın ya da diğer organların bu gücü sınırlama hakkı yoktur. Yani kral ya da hükümdar, yasaları yapar ve her türlü kararı tek başına alır. Anayasal monarşide ise, kral ya da hükümdarın gücü anayasa ile sınırlıdır. Bu yönetim tarzında hükümdarın yayında halk tarafından seçilen parlamento da bulunur. Kısacası, mutlak monarşide kralın gücü sınırsızken, anayasal monarşide bu güç sınırlıdır ve halkın yönetimde daha fazla söz hakkı vardır.



Soru  3:
Mutlak monarşinin tarihindeki önemli bir örneğini seçerek, o dönemdeki hükümet yapısını ve halkın bu yönetim tarzına karşı tutumunu açıklayınız.


Cevap:

Fransa’da XIV. Louis dönemi, mutlak monarşinin önemli bir örneğidir. XIV. Louis,  Devlet benim diyerek tüm gücü elinde tutmuş ve Fransa'yı tek başına yönetmiştir. Kral, yasaları yapar, vergi toplar ve savaşlara karar verirdi. Halkın bu yönetim tarzına karşı çok fazla gücü yoktu çünkü kral her şeyi kontrol ediyordu. Ancak zamanla, özellikle köylüler ve işçiler arasında rahatsızlık artmaya başladı. Kralın ağır vergileri ve halkın yaşamını zorlaştıran kararları, halkın mutlak monarşiye karşı tepkisini artırdı. Bu durum, Fransız İhtilali’ne zemin hazırladı.



Soru  4:
Osmanlı Devleti’nde anayasal monarşiye geçişi sağlayan önemli bir olayı seçip, bu olayın anayasal monarşiye geçişteki rolünü açıklayınız.


Cevap:

Osmanlı Devleti’nde anayasal monarşiye geçişi sağlayan önemli olaylardan biri, 1876’daki I. Meşrutiyet ilanıdır. Sultan II. Abdülhamid, bu dönemde anayasal bir düzen kurarak, halkın yönetimde söz sahibi olmasını sağlamayı amaçlamıştı. Bu olay, padişahın yetkilerini anayasa ile sınırlayarak, bir parlamento kurulmasını ve halkın temsilcilerinin seçimle göreve gelmesini öngörmüştür. 



Soru  5:
Mutlak monarşi sisteminin sona ermesinde etkili olan toplumsal, ekonomik ve siyasi faktörleri açıklayınız.


Cevap:

Mutlak monarşi sisteminin son bulmasında etkili olan toplumsal faktörler, halkın eşitlik ve özgürlük taleplerinin artmasıdır. Aydınlanma fikirleri, bireysel haklara verilen önemi artırmış, bu da monarşiye karşı tepkileri güçlendirmiştir. Ayrıca, orta sınıfın güçlenmesi ve alt sınıfların zorlukları, monarşinin keyfi yönetimine karşı halkın direnişini artırmıştır. Bu toplumsal değişimler, mutlak monarşinin sona ermesine katkı sağlamıştır.









11. 3. Ç. Sömürgecilikten Küresel Kapitalizme

Soru 1:

Sömürgecilik, dünya tarihini derinden etkileyen bir süreçtir. Bu süreç, 15. yüzyıldan itibaren hız kazanmış ve birçok devletin ekonomik, siyasi ve sosyal yapısını değiştirmiştir.

Sömürgeciliğin ortaya çıkmasına neden olan gelişmeleri açıklayınız. 


Cevap:

Sömürgeciliğin ortaya çıkmasında Coğrafi Keşifler ve ekonomik çıkarlar belirleyici olmuştur. 15. ve 16. yüzyılda Avrupalılar, yeni ticaret yolları bulmak ve zengin hammadde kaynaklarına ulaşmak amacıyla keşiflere çıkmıştır. Keşifler sonucunda Amerika, Afrika ve Asya’daki zenginlikler Avrupa’ya taşınmış, bu da altın ve gümüş birikimini artırarak sömürgeciliği teşvik etmiştir. Merkantilizm anlayışı gereği güçlü devlet olmak için daha fazla hammaddeye sahip olmak gerektiği düşünülmüş ve Avrupa ülkeleri, ele geçirdikleri toprakları sömürge haline getirerek ekonomik kazanç sağlamıştır.


Soru 2:

Sömürgeciliğin dünya ekonomisi ve toplumları üzerindeki etkilerine örnekler veriniz.


Cevap:

Sömürgeci devletler, işgal ettikleri topraklardaki zenginlikleri sömürerek kendi ekonomilerini güçlendirmiş, ancak bu bölgelerdeki yerli halkı fakirlik ve bağımlılığa sürüklemiştir. Afrika, Asya ve Amerika kıtalarındaki doğal kaynaklar Avrupa’ya taşınmış, sömürge bölgelerinde halk tarım ve maden işçiliğine zorlanmıştır. Bu durum, sömürge ülkelerinin gelişmesini engellemiş, ekonomik dengesizlikleri artırmıştır.


Soru3:

Sanayi Devrimi’nin sömürgeciliği nasıl etkilediğini açıklayınız.


Cevap :

Sanayi Devrimi, sömürgeciliğin daha da yayılmasına neden oldu. Sanayileşen ülkeler, fabrikaları için hammaddeler bulmak ve ürettikleri malları satmak için sömürgeler kurdu. Bu yüzden Avrupa devletleri, Afrika ve Asya’daki toprakları ele geçirmek için yarışa girdi.


Soru 4:

Avrupa'daki büyük şirketlerin sömürgelerde ticari koloniler kurarak yerel ekonomileri kendi lehlerine kullanmaya başlaması, sömürgecilik sürecinde nasıl bir rol oynamıştır?


Cevap:

Avrupa'daki büyük şirketlerin sömürgelerde ticari koloniler kurarak yerel ekonomileri kendi lehlerine kullanması, sömürgecilik sürecinin temelini atmıştır. Bu şirketler, yerel kaynakları sömürüp büyük kazançlar sağlarken, Avrupa'nın ekonomik gücünü artırmıştır. Sömürge bölgelerindeki doğal kaynaklar işlenmiş, yerel iş gücü sömürülmüştür.


Soru 5:

Osmanlı’nın sanayileşememesi ve Avrupa devletlerine ekonomik bağımlı hale gelmesi, Osmanlı toplumunda hangi sosyal ve ekonomik değişimlere yol açmıştır?

Cevap:

Ekonomik olarak Osmanlı pazarı Avrupa mallarına açıldığı için yerli üretim gerilemiş, el tezgâhları kapanmış ve zanaatkârlar işsiz kalmıştır. Tarımsal üretime dayalı Osmanlı ekonomisi, sanayi ürünlerine bağımlı hale gelmiştir. Osmanlı Devleti, hammadde ihraç eden ve işlenmiş ürünleri ithal eden bir ülke konumuna düşmüştür. Sosyal açıdan ise işsizlik ve yoksulluk artmıştır.


Soru 6:

Duyun-ı Umumiye İdaresi'nin kurulması Osmanlı'nın dış borçlar ve ekonomik bağımsızlık açısından hangi sonuçları doğurmuştur?


Cevap:

Duyun-ı Umumiye İdaresi'nin kurulması, Osmanlı'nın dış borçlarını yönetmek amacıyla yabancı ülkelere verilen mali kontrolü simgeliyordu. Bu durum, Osmanlı'nın ekonomik bağımsızlığını ciddi şekilde zayıflatmış, ülkenin mali kaynakları üzerinde dış güçlerin denetimini artırmıştır. Ayrıca, Osmanlı'nın dış borçlarını ödeyebilmesi için vergi gelirlerinin büyük bir kısmı yabancı kredörlere gitmiş, bu da ülkenin ekonomik bağımsızlığını kaybetmesine neden olmuştur.





11.3. D. Osmanlı Devleti’nde Modern Ordu Teşkilatı

Soru 1: 

III. Selim’in gerçekleştirdiği reformların Osmanlı'nın askeri alandaki modernleşme sürecine nasıl bir katkısı olmuştur?


Cevap: Nizam-ı Cedit Ordusu adıyla Avrupa tarzında eğitim gören, modern silahlarla donatılmış, disiplinli ve düzenli bir ordu kurulmuştur. Bu ordu, Osmanlı’nın geleneksel askeri yapısından farklı olarak Batılı yöntemlerle eğitilmiş ve modern savaş tekniklerine uygun şekilde organize edilmiştir. Topçu ve mühendislik okulları açılmış, Osmanlı subayları Avrupa’daki askeri gelişmeleri takip etmeye başlamıştır.


Soru 2:

Fransız İhtilali ile başlayan Yurttaş askerlik anlayışının devletlere sağladığı yararlar nelerdir?

Cevap:

Fransız İhtilali ile başlayan yurttaş askerlik anlayışı, devletlere büyük ve güçlü ordular kurma imkânı sağlamıştır. Zorunlu askerlik, milliyetçilik bilincini artırarak halkın devlete bağlılığını güçlendirmiştir. Paralı askerlerin yerine yurttaşların orduya katılması, maliyetleri düşürmüş ve askeri harcamaları sürdürülebilir hale getirmiştir. Modern askeri eğitimle disiplinli ve savaşçı bireyler yetişmiş, devletin savunma gücü artmıştır.





Soru 3: Osmanlı Devleti'nde zorunlu askerlik (yurttaş askerlik) uygulaması ne zaman ve nasıl başlamıştır?


Cevap:

Osmanlı Devleti'nde zorunlu askerlik, II. Mahmud döneminde Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasından sonra gündeme gelmiştir. 1826'da Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye ordusunun kurulmasıyla birlikte zorunlu askerlik fikri ortaya çıkmış, ancak bu sistem tam anlamıyla Tanzimat Dönemi'nde uygulanmaya başlamıştır. 1843 yılında ilan edilen Mecburi Askerlik Sistemi ile Osmanlı'da zorunlu askerlik resmileşmiştir.


Soru 4: II. Mahmut Döneminde 1826 yılında yaşanan Vaka-i Hayriye (1826) olayının Osmanlı Devleti'ne etkileri nelerdir?


Cevap:

Vaka-i Hayriye, Osmanlı'da köklü bir değişime yol açmıştır. Bu olayla birlikte Yeniçeri Ocağı kaldırılmış ve yerine modern bir ordu kurulmuştur. Bu durum, Osmanlı'da askeri ve idari alanda batı tarzı reformların önünü açmıştır. Ancak, devletin merkezi otoritesi güçlenirken, özellikle yeniçerilere bağlı gruplar arasında huzursuzluk yaratmıştır. Uzun vadede Osmanlı ordusu daha disiplinli hale gelmiş ve ıslahat hareketleri hız kazanmıştır.




Soru 5: Yurttaş askerlik anlayışı nedir ve toplum üzerindeki etkileri nelerdir??

Cevap:

Halkın orduya sadece bir görev olarak değil, vatan savunmasının bir parçası olarak katılımını ifade eden anlayıştır. Bu sistemde askerlik, vatandaşlık bilinciyle birleşir ve toplumun her kesimi ordunun bir parçası olarak görülür.




Soru 6: Kabakçı Mustafa Ayaklanması’nın Osmanlı’daki yenileşme sürecine etkileri nelerdir?


Cevap:

Kabakçı Mustafa Ayaklanması, Osmanlı’da yeniliklere karşı yapılan ilk büyük isyanlardan biri olup, III. Selim’in reformlarını durdurarak Osmanlı’daki yenileşme sürecini kesintiye uğratmıştır. Bu isyan, eski düzeni korumak isteyen yeniçerilerin ne kadar güçlü olduğunu göstermiş ve Osmanlı’da reform yapmanın ne kadar zor olduğunu ortaya koymuştur.






11. 3. E. Ulus Devletleşme ve Endüstrileşme Sürecinde Ulaşım ve Haberleşme (Osmanlı Devleti’nde Buharlı Tren ve Telgraf) 


Soru 1: Buharlı trenin Osmanlı Devleti'nde kullanılmaya başlaması ulaşım, ekonomi ve yönetim alanlarında ne tür değişiklikler getirmiştir?


Cevap:

Buharlı trenin Osmanlı Devleti'nde kullanılmaya başlamasıyla şehirler ve bölgeler arasındaki ulaşım süresi kısaldı, yolculuk daha güvenli ve konforlu hale geldi. Aynı zamanda malların taşınması hızlandı ve maliyetler düştü, bu da ticaretin gelişmesini sağladı. Bunun yanı sıra, devletin uzak bölgelere daha hızlı ulaşabilmesi merkezi yönetimi güçlendirdi. Askeri alanda ise asker ve malzeme sevkiyatı kolaylaştı, Osmanlı ordusunun hareket kabiliyeti arttı.



Soru 2: ''Buharlı tren, Osmanlı'da modernleşmeyi hızlandıran, ancak aynı zamanda dışa bağımlılığı artıran bir gelişme olmuştur.'' Bilgisinden hareketle; Buharlı trenler, Osmanlının dışa bağımlılığını artıran bir gelişme olmasının sebebi nedir?


Cevap: Buharlı trenler, Osmanlı’da demiryolu projelerinin çoğunun yabancı şirketler tarafından finanse edilmesi ve işletilmesi nedeniyle dışa bağımlılığı artırmıştır. Devlet, bu projeleri gerçekleştirmek için Avrupalı ülkelere borçlanmış ve demiryolu hatlarının işletme haklarını uzun yıllar yabancı şirketlere bırakmak zorunda kalmıştır.



Soru 3: Osmanlı Devleti'nde telgrafın kullanılmaya başlanması yönetim ve haberleşme üzerinde ne gibi değişiklikler yaratmıştır? Açıklayınız.

Cevap:

Telgrafın Osmanlı Devleti'nde kullanılmaya başlanmasıyla yönetim güçlendi ve haberleşme hızlandı. Devlet, uzak bölgelerle hızlı iletişim kurarak merkezi otoritesini artırdı. Valiler ve yöneticiler, başkentle anında haberleşebilir hale geldi. Bunun yanı sıra, günler süren haberleşme süresi dakikalara indi ve özellikle acil durumlar ile savaş zamanlarında bilgi alışverişi büyük ölçüde hızlandı.


Soru 4: II. Abdülhamid dönemi sırasında inşa ettirilen Hicaz Demiryolu, Osmanlı Devleti’ne yönetim açısından ve dini açıdan ne gibi stratejik katkılar sağlamıştır?

Cevap:

Hicaz Demiryolu, Osmanlı otoritesini pekiştirerek hac yolculuğunu daha güvenli ve hızlı hale getirdi ve Müslümanların kutsal topraklara ulaşmasını kolaylaştırarak Osmanlı’nın İslam dünyasındaki saygınlığını artırdı.






11.3. F. DEĞİŞİM SÜRECİNDE OSMANLI DEVLETİ


Soru 1:

Tanzimat Dönemi'nde açılan yabancı ve azınlık okullarının Osmanlı Devleti'nin siyasi, sosyal ve kültürel yapısı üzerindeki etkilerini değerlendiriniz.

Cevap:

Tanzimat Dönemi'nde açılan yabancı ve azınlık okulları, eğitimde modernleşme açısından bazı olumlu katkılar sunsa da, Osmanlı Devleti'nin siyasi birliğini ve sosyal bütünlüğünü zayıflatan gelişmelere yol açmıştır. Özellikle milliyetçilik akımının Balkanlarda yayılmasına katkı sağlayarak Osmanlı'nın dağılma sürecini hızlandırmıştır.









Soru 2:

Hangi amaçla 1859 yılında Sultan Abdülmecid döneminde İstanbul’da Mektebi Mülkiye isimli eğitim kurumu kurulmuştur?

Cevap:

Devletin idari, mali ve siyasi işlerini yürütecek eğitimli ve donanımlı devlet memurları yetiştirmek amacıyla bu okul açılmıştır. Mekteb-i Mülkiye, Osmanlı Devleti'nin modernleşme sürecinde sivil bürokrasiyi güçlendiren önemli bir eğitim kurumu olmuştur.


Soru 3:  Tanzimat Dönemi'nde açılan eğitim kurumlarının genel amaçları hakkında ne söyleyebilirsiniz.

Cevap: Osmanlı Devleti'ni modernleştirmek, Batı tipi modern eğitim anlayışını yaygınlaştırmak ve devletin ihtiyaç duyduğu eğitimli, çağdaş bilgiye sahip devlet memurları, subayları, doktorları ve diğer meslek gruplarını yetiştirmekti.


Soru 4: Bir devletin sosyal yardımlaşma ve dayanışma kurumları açması toplum yapısı ve sosyal adalet açısından ne gibi etkileri olabilir?

Cevap: sosyal yardımlaşma ve dayanışma kurumları, toplumda dayanışma ve birlik duygusunu artırırtoplumda barış, güven ve adalet ortamının oluşmasına yardım ederken, devletin sosyal sorumluluğunu yerine getirmesini sağlar.


Soru 5: Osmanlı Devleti'nin son zamanlarında, özellikle Tanzimat ve Islahat Dönemlerinden sonra sosyal yardımlaşma ve dayanışma kurumlarının kurulmasının arkasındaki başlıca nedenler nelerdir?

Cevap: Osmanlı Devleti, sanayileşmede geri kalma, ekonomik krizler ve savaşların kaybedilmesi gibi nedenlerle büyük bir sosyal ve ekonomik zorluk içindeydi. Bu dönemde, yoksulluk, işsizlik, kimsesizlik ve savaş mağdurlarının artması gibi sorunlar halk arasında daha da belirginleşmişti. Bu sebeple devlet, sosyal yardımlaşma ve dayanışma kurumları aracılığıyla halkın temel ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştı.


11.3. G. TÜRK TARİHİNİN DEĞİŞMEZ UNSURLARI: DİL, AİLE YAPISI VE BAYRAK


Soru 1:

Türk tarihinin değişmez unsurlarından biri olan dilin, Türk kültürünün devamlılığı üzerindeki etkilerini değerlendiriniz.


Cevap:
Türk dili, Türk kültürünün sürekliliği açısından büyük bir öneme sahiptir. Dil, bir milletin kimliğini ve kültürel mirasını taşıyan en önemli araçtır. Türk dili, tarih boyunca çeşitli medeniyetlerle etkileşim içinde olsa da, Türk kültürünün köklerini ve geleneklerini koruyarak günümüze kadar ulaşmasını sağlamıştır.




Soru 2:

Türk aile yapısının tarihsel sürekliliğini ve toplum üzerindeki etkilerini değerlendiriniz.


Cevap:
Türk aile yapısı, tarih boyunca güçlü bir sosyal yapı olarak varlığını sürdürmüştür. Aile, bireylerin topluma kazandırılmasında ve kültürel değerlerin kuşaktan kuşağa aktarılmasında temel bir kurum olmuştur. Aile içindeki dayanışma ve toplumsal sorumluluk bilinci, Türk toplumunun birlik ve beraberliğini koruyan unsurlar arasında yer almıştır.








TARİH DERSİ, 2.DÖNEM, 1.SINAVA HAZIRLIK



Yorum Gönder

0Yorumlar

Sizin Görüşünüz Bizim İçin Değerli!

Yorum Gönder (0)