11.SINIF TARİH, 2.DÖNEM, I.SINAV HAZIRLIK SORULARI |
11.3. A. FRANSIZ İHTİLALİ (1789)
11.3. B. GELENEKSEL ÜRETİM TARZINDAN ENDÜSTRİYEL ÜRETİME GEÇİŞ
Soru 1:
Geleneksel üretim tarzı ile endüstriyel üretim tarzı arasındaki en temel farkları açıklayınız. Hangi faktörler bu geçişi mümkün kılmıştır?
Cevap:
Geleneksel üretim tarzı, el işçiliği ve küçük ölçekli üretimle yapılan, yerel pazarlara yönelik üretimdir. Endüstriyel üretim tarzı ise, fabrikalarda makinelerle yapılan büyük ölçekli ve seri üretime dayanır. Bu geçişi sağlayan faktörler arasında buhar gücü, makinelerin kullanımı, teknolojik yenilikler ve gelişen ulaşım sistemleri yer alır. Ayrıca, iş gücünün kentlere kayması ve sermaye birikimi de bu dönüşümü hızlandırmıştır.
Soru 2:
Geleneksel üretim tarzının özelliklerini ve bu tarzın toplumların ekonomik yaşamına nasıl etki ettiğini açıklayınız.
Cevap:
Geleneksel üretim tarzı, el işçiliği ve küçük ölçekli üretime dayanır. Üretim genellikle aile işletmeleri veya zanaatkârlar tarafından yapılır ve yerel pazarlara yöneliktir. Bu tarzda üretim yavaş, emek yoğun ve sınırlıdır. Ekonomik olarak, yerel ticaret ön planda olup, toplumlar kendi kendine yeten küçük ekonomiler olarak varlıklarını sürdürür. Bu üretim biçimi, hızlı büyüme ve genişleme sağlamaz
Soru 3:
Endüstriyel üretim tarzının yayılması, işçi sınıfının sosyal ve ekonomik yapısını nasıl değiştirmiştir?
Cevap:
Fabrikalarda çalışan işçiler, köylerden şehirlere göç etmiş ve uzun çalışma saatleri ile düşük ücretlerle karşı karşıya kalmıştır. Bu durum, işçilerin yaşam koşullarını zorlaştırmış ve sınıf farklarını derinleştirmiştir. Ekonomik olarak, işçiler üretim araçlarına sahip olmadıkları için kapitalist sisteme bağımlı hale gelmişlerdir. Aynı zamanda, işçiler haklarını savunmak için sendikalar kurarak örgütlenmiş ve toplumsal hareketlerin artmasına yol açmıştır.
Soru 4:
Endüstriyel devrimle birlikte fabrikalarda makinelerin kullanılmaya başlaması, işçilerin çalışma şekillerini ve teknoloji ile ilişkilerini nasıl değiştirdi?
Cevap:
Endüstriyel devrimle birlikte makinelerin fabrikalarda kullanılması, işçilerin çalışma şeklini değiştirdi. İşçiler, makinelerle daha hızlı ve daha fazla üretim yapmaya başladılar. Makineler, işçilerin iş yükünü azalttı ama işler daha monoton ve düzenli hale geldi. Teknoloji ve iş gücü arasındaki ilişki, işçilerin makineleri kullanarak çalışmasına dayandı. Bu da işçilerin daha az beceri gerektiren, daha mekanik işler yapmasına neden oldu.
Soru 5:
Geleneksel üretim tarzı, köylüler ve zanaatkârlar üzerinde nasıl bir etki yaratmıştır?
Cevap:
Geleneksel üretim tarzı, köylüler ve zanaatkârlar için daha bağımsız bir yaşam sunuyordu. Köylüler, kendi topraklarında tarım yaparak geçimlerini sağlarken, zanaatkârlar küçük atölyelerde el işçiliğiyle ürünler üretiyor ve yerel pazarlarda satıyorlardı. Her iki grup da aile iş gücüne dayanıyor ve büyük ticaret ya da sanayi yoktu. Bu yaşam tarzı, yerel ihtiyaçları karşılamaya yönelikti, ancak sınırlı ve zorluklarla doluydu.
11.3. C. MUTLAKİYETÇİ MONARŞİDEN ANAYASAL MONARŞİYE
11. 3. Ç. Sömürgecilikten Küresel Kapitalizme
Soru 1:
Sömürgecilik, dünya tarihini derinden etkileyen bir süreçtir. Bu süreç, 15. yüzyıldan itibaren hız kazanmış ve birçok devletin ekonomik, siyasi ve sosyal yapısını değiştirmiştir.
Sömürgeciliğin ortaya çıkmasına neden olan gelişmeleri açıklayınız.
Cevap:
Sömürgeciliğin ortaya çıkmasında Coğrafi Keşifler ve ekonomik çıkarlar belirleyici olmuştur. 15. ve 16. yüzyılda Avrupalılar, yeni ticaret yolları bulmak ve zengin hammadde kaynaklarına ulaşmak amacıyla keşiflere çıkmıştır. Keşifler sonucunda Amerika, Afrika ve Asya’daki zenginlikler Avrupa’ya taşınmış, bu da altın ve gümüş birikimini artırarak sömürgeciliği teşvik etmiştir. Merkantilizm anlayışı gereği güçlü devlet olmak için daha fazla hammaddeye sahip olmak gerektiği düşünülmüş ve Avrupa ülkeleri, ele geçirdikleri toprakları sömürge haline getirerek ekonomik kazanç sağlamıştır.
Soru 2:
Sömürgeciliğin dünya ekonomisi ve toplumları üzerindeki etkilerine örnekler veriniz.
Cevap:
Sömürgeci devletler, işgal ettikleri topraklardaki zenginlikleri sömürerek kendi ekonomilerini güçlendirmiş, ancak bu bölgelerdeki yerli halkı fakirlik ve bağımlılığa sürüklemiştir. Afrika, Asya ve Amerika kıtalarındaki doğal kaynaklar Avrupa’ya taşınmış, sömürge bölgelerinde halk tarım ve maden işçiliğine zorlanmıştır. Bu durum, sömürge ülkelerinin gelişmesini engellemiş, ekonomik dengesizlikleri artırmıştır.
Soru3:
Sanayi Devrimi’nin sömürgeciliği nasıl etkilediğini açıklayınız.
Cevap :
Sanayi Devrimi, sömürgeciliğin daha da yayılmasına neden oldu. Sanayileşen ülkeler, fabrikaları için hammaddeler bulmak ve ürettikleri malları satmak için sömürgeler kurdu. Bu yüzden Avrupa devletleri, Afrika ve Asya’daki toprakları ele geçirmek için yarışa girdi.
Soru 4:
Avrupa'daki büyük şirketlerin sömürgelerde ticari koloniler kurarak yerel ekonomileri kendi lehlerine kullanmaya başlaması, sömürgecilik sürecinde nasıl bir rol oynamıştır?
Cevap:
Avrupa'daki büyük şirketlerin sömürgelerde ticari koloniler kurarak yerel ekonomileri kendi lehlerine kullanması, sömürgecilik sürecinin temelini atmıştır. Bu şirketler, yerel kaynakları sömürüp büyük kazançlar sağlarken, Avrupa'nın ekonomik gücünü artırmıştır. Sömürge bölgelerindeki doğal kaynaklar işlenmiş, yerel iş gücü sömürülmüştür.
Soru 5:
Osmanlı’nın sanayileşememesi ve Avrupa devletlerine ekonomik bağımlı hale gelmesi, Osmanlı toplumunda hangi sosyal ve ekonomik değişimlere yol açmıştır?
Cevap:
Soru 6:
Duyun-ı Umumiye İdaresi'nin kurulması Osmanlı'nın dış borçlar ve ekonomik bağımsızlık açısından hangi sonuçları doğurmuştur?
Cevap:
Duyun-ı Umumiye İdaresi'nin kurulması, Osmanlı'nın dış borçlarını yönetmek amacıyla yabancı ülkelere verilen mali kontrolü simgeliyordu. Bu durum, Osmanlı'nın ekonomik bağımsızlığını ciddi şekilde zayıflatmış, ülkenin mali kaynakları üzerinde dış güçlerin denetimini artırmıştır. Ayrıca, Osmanlı'nın dış borçlarını ödeyebilmesi için vergi gelirlerinin büyük bir kısmı yabancı kredörlere gitmiş, bu da ülkenin ekonomik bağımsızlığını kaybetmesine neden olmuştur.
11.3. D. Osmanlı Devleti’nde Modern Ordu Teşkilatı
Soru 1:
III. Selim’in gerçekleştirdiği reformların Osmanlı'nın askeri alandaki modernleşme sürecine nasıl bir katkısı olmuştur?
Cevap: Nizam-ı Cedit Ordusu adıyla Avrupa tarzında eğitim gören, modern silahlarla donatılmış, disiplinli ve düzenli bir ordu kurulmuştur. Bu ordu, Osmanlı’nın geleneksel askeri yapısından farklı olarak Batılı yöntemlerle eğitilmiş ve modern savaş tekniklerine uygun şekilde organize edilmiştir. Topçu ve mühendislik okulları açılmış, Osmanlı subayları Avrupa’daki askeri gelişmeleri takip etmeye başlamıştır.
Soru 2:
Fransız İhtilali ile başlayan Yurttaş askerlik anlayışının devletlere sağladığı yararlar nelerdir?
Cevap:
Fransız İhtilali ile başlayan yurttaş askerlik anlayışı, devletlere büyük ve güçlü ordular kurma imkânı sağlamıştır. Zorunlu askerlik, milliyetçilik bilincini artırarak halkın devlete bağlılığını güçlendirmiştir. Paralı askerlerin yerine yurttaşların orduya katılması, maliyetleri düşürmüş ve askeri harcamaları sürdürülebilir hale getirmiştir. Modern askeri eğitimle disiplinli ve savaşçı bireyler yetişmiş, devletin savunma gücü artmıştır.
Soru 3: Osmanlı Devleti'nde zorunlu askerlik (yurttaş askerlik) uygulaması ne zaman ve nasıl başlamıştır?
Cevap:
Osmanlı Devleti'nde zorunlu askerlik, II. Mahmud döneminde Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasından sonra gündeme gelmiştir. 1826'da Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye ordusunun kurulmasıyla birlikte zorunlu askerlik fikri ortaya çıkmış, ancak bu sistem tam anlamıyla Tanzimat Dönemi'nde uygulanmaya başlamıştır. 1843 yılında ilan edilen Mecburi Askerlik Sistemi ile Osmanlı'da zorunlu askerlik resmileşmiştir.
Soru 4: II. Mahmut Döneminde 1826 yılında yaşanan Vaka-i Hayriye (1826) olayının Osmanlı Devleti'ne etkileri nelerdir?
Cevap:
Vaka-i Hayriye, Osmanlı'da köklü bir değişime yol açmıştır. Bu olayla birlikte Yeniçeri Ocağı kaldırılmış ve yerine modern bir ordu kurulmuştur. Bu durum, Osmanlı'da askeri ve idari alanda batı tarzı reformların önünü açmıştır. Ancak, devletin merkezi otoritesi güçlenirken, özellikle yeniçerilere bağlı gruplar arasında huzursuzluk yaratmıştır. Uzun vadede Osmanlı ordusu daha disiplinli hale gelmiş ve ıslahat hareketleri hız kazanmıştır.
Soru 5: Yurttaş askerlik anlayışı nedir ve toplum üzerindeki etkileri nelerdir??
Cevap:
Halkın orduya sadece bir görev olarak değil, vatan savunmasının bir parçası olarak katılımını ifade eden anlayıştır. Bu sistemde askerlik, vatandaşlık bilinciyle birleşir ve toplumun her kesimi ordunun bir parçası olarak görülür.
Soru 6: Kabakçı Mustafa Ayaklanması’nın Osmanlı’daki yenileşme sürecine etkileri nelerdir?
Cevap:
Kabakçı Mustafa Ayaklanması, Osmanlı’da yeniliklere karşı yapılan ilk büyük isyanlardan biri olup, III. Selim’in reformlarını durdurarak Osmanlı’daki yenileşme sürecini kesintiye uğratmıştır. Bu isyan, eski düzeni korumak isteyen yeniçerilerin ne kadar güçlü olduğunu göstermiş ve Osmanlı’da reform yapmanın ne kadar zor olduğunu ortaya koymuştur.
11. 3. E. Ulus Devletleşme ve Endüstrileşme Sürecinde Ulaşım ve Haberleşme (Osmanlı Devleti’nde Buharlı Tren ve Telgraf)
Soru 1: Buharlı trenin Osmanlı Devleti'nde kullanılmaya başlaması ulaşım, ekonomi ve yönetim alanlarında ne tür değişiklikler getirmiştir?
Cevap:
Buharlı trenin Osmanlı Devleti'nde kullanılmaya başlamasıyla şehirler ve bölgeler arasındaki ulaşım süresi kısaldı, yolculuk daha güvenli ve konforlu hale geldi. Aynı zamanda malların taşınması hızlandı ve maliyetler düştü, bu da ticaretin gelişmesini sağladı. Bunun yanı sıra, devletin uzak bölgelere daha hızlı ulaşabilmesi merkezi yönetimi güçlendirdi. Askeri alanda ise asker ve malzeme sevkiyatı kolaylaştı, Osmanlı ordusunun hareket kabiliyeti arttı.
Soru 2: ''Buharlı tren, Osmanlı'da modernleşmeyi hızlandıran, ancak aynı zamanda dışa bağımlılığı artıran bir gelişme olmuştur.'' Bilgisinden hareketle; Buharlı trenler, Osmanlının dışa bağımlılığını artıran bir gelişme olmasının sebebi nedir?
Cevap: Buharlı trenler, Osmanlı’da demiryolu projelerinin çoğunun yabancı şirketler tarafından finanse edilmesi ve işletilmesi nedeniyle dışa bağımlılığı artırmıştır. Devlet, bu projeleri gerçekleştirmek için Avrupalı ülkelere borçlanmış ve demiryolu hatlarının işletme haklarını uzun yıllar yabancı şirketlere bırakmak zorunda kalmıştır.
Soru 3: Osmanlı Devleti'nde telgrafın kullanılmaya başlanması yönetim ve haberleşme üzerinde ne gibi değişiklikler yaratmıştır? Açıklayınız.
Cevap:
Telgrafın Osmanlı Devleti'nde kullanılmaya başlanmasıyla yönetim güçlendi ve haberleşme hızlandı. Devlet, uzak bölgelerle hızlı iletişim kurarak merkezi otoritesini artırdı. Valiler ve yöneticiler, başkentle anında haberleşebilir hale geldi. Bunun yanı sıra, günler süren haberleşme süresi dakikalara indi ve özellikle acil durumlar ile savaş zamanlarında bilgi alışverişi büyük ölçüde hızlandı.
Soru 4: II. Abdülhamid dönemi sırasında inşa ettirilen Hicaz Demiryolu, Osmanlı Devleti’ne yönetim açısından ve dini açıdan ne gibi stratejik katkılar sağlamıştır?
Cevap:
Hicaz Demiryolu, Osmanlı otoritesini pekiştirerek hac yolculuğunu daha güvenli ve hızlı hale getirdi ve Müslümanların kutsal topraklara ulaşmasını kolaylaştırarak Osmanlı’nın İslam dünyasındaki saygınlığını artırdı.
11.3. F. DEĞİŞİM SÜRECİNDE OSMANLI DEVLETİ
Soru 1:
Tanzimat Dönemi'nde açılan yabancı ve azınlık okullarının Osmanlı Devleti'nin siyasi, sosyal ve kültürel yapısı üzerindeki etkilerini değerlendiriniz.
Cevap:
Soru 2:
Hangi amaçla 1859 yılında Sultan Abdülmecid döneminde İstanbul’da Mektebi Mülkiye isimli eğitim kurumu kurulmuştur?
Cevap:
Devletin idari, mali ve siyasi işlerini yürütecek eğitimli ve donanımlı devlet memurları yetiştirmek amacıyla bu okul açılmıştır. Mekteb-i Mülkiye, Osmanlı Devleti'nin modernleşme sürecinde sivil bürokrasiyi güçlendiren önemli bir eğitim kurumu olmuştur.
Soru 3: Tanzimat Dönemi'nde açılan eğitim kurumlarının genel amaçları hakkında ne söyleyebilirsiniz.
Cevap: Osmanlı Devleti'ni modernleştirmek, Batı tipi modern eğitim anlayışını yaygınlaştırmak ve devletin ihtiyaç duyduğu eğitimli, çağdaş bilgiye sahip devlet memurları, subayları, doktorları ve diğer meslek gruplarını yetiştirmekti.
Soru 4: Bir devletin sosyal yardımlaşma ve dayanışma kurumları açması toplum yapısı ve sosyal adalet açısından ne gibi etkileri olabilir?
Cevap: sosyal yardımlaşma ve dayanışma kurumları, toplumda dayanışma ve birlik duygusunu artırır. toplumda barış, güven ve adalet ortamının oluşmasına yardım ederken, devletin sosyal sorumluluğunu yerine getirmesini sağlar.
11.3. G. TÜRK TARİHİNİN DEĞİŞMEZ UNSURLARI: DİL, AİLE YAPISI VE BAYRAK
Soru 1:
Türk tarihinin değişmez unsurlarından biri olan dilin, Türk kültürünün devamlılığı üzerindeki etkilerini değerlendiriniz.
Cevap:
Türk dili, Türk kültürünün sürekliliği açısından büyük bir öneme sahiptir. Dil, bir milletin kimliğini ve kültürel mirasını taşıyan en önemli araçtır. Türk dili, tarih boyunca çeşitli medeniyetlerle etkileşim içinde olsa da, Türk kültürünün köklerini ve geleneklerini koruyarak günümüze kadar ulaşmasını sağlamıştır.
Soru 2:
Türk aile yapısının tarihsel sürekliliğini ve toplum üzerindeki etkilerini değerlendiriniz.
Cevap:
Türk aile yapısı, tarih boyunca güçlü bir sosyal yapı olarak varlığını sürdürmüştür. Aile, bireylerin topluma kazandırılmasında ve kültürel değerlerin kuşaktan kuşağa aktarılmasında temel bir kurum olmuştur. Aile içindeki dayanışma ve toplumsal sorumluluk bilinci, Türk toplumunun birlik ve beraberliğini koruyan unsurlar arasında yer almıştır.
Sizin Görüşünüz Bizim İçin Değerli!